Ülkenin sorunlarını çözmek için adayım

Ülkenin sorunlarını çözmek için adayım

CHP Genel Başkanı adaylarından Prof. Dr. Örsan K. Öymen, partinin mevcut yönetimini sağcılıkla eleştirdi. ‘Değişimciler’ grubunun adayı Özgür Özel için “Sol değerler savunması, söylemden öteye geçmez” dedi.

CHP’de seçim yenilgisiyle başlayan iç tartışmalar il kongre süreçleri ile devam ederken 4-5 Kasım’da yapılması planlanan kurultayda genel başkanlık yarışı yaşanacak. Partinin gelecek dönemde izleyeceği yol haritası belli olacak. Kongre öncesi adaylığını açıklayan isimlerden biri de eski CHP Parti Meclis Üyesi Prof. Dr. Örsan K. Öymen. CHP Lideri Kemal Kılçdaroğlu’nun temsil ettiği ‘merkezcilere’ ve CHP Grup Başkanı Özgür Özel’in temsil ettiği ‘değişimcilere’ eleştirileri ile genel başkanlığa adaylığını açıklayan Öymen ile bugüne kadar gelinen süreci, seçildiği takdirde izleyeceği politikaları konuştuk.

Öymen, hem mevcut yapının hem de ‘değişimciler’ kanadının sorunları ortadan kaldırmayacağını, aksine var olan sorunlarda iki tarafın da payı olduğunu vurguladı. Adaylığının sol değerleri temsil ettiğini dile getiren Öymen, en temel hedeflerinin ise ülkenin sorunlarını çözmek üzerine olduğunu belirtti. Öymen şu değerlendirmeleri yaptı:

OLUŞAN OLİGARŞİK YAPI VE İDEOLOJİ TUTARSIZ

AKP hükümetinin baskıları da seçimi kaybetmenin nedenlerinden biri ama bu tek neden değil. Parti yönetimi ne yazık ki, parti içi demokrasinin çalıştırılmaması ve kararların oligarşik bir yapı tarafından alınması nedeniyle, çok ciddi lojistik, stratejik ve ideolojik hatalar yaptı. Sandıkların tamamının korunamaması, ittifakların CHP’nin aleyhinde gerçekleşme biçimi, cumhurbaşkanı adayını belirleme yöntemindeki zaaflar, milletvekilliği listelerindeki hatalar, ideolojik bağlamdaki tutarsızlıklar gibi bir sürü sorun yaşandı.

Bir başka sorun, CHP’nin oyu, Kılıçdaroğlu döneminde yüzde 26’nın üzerine çıkamadı. Oysa CHP’nin oyu 1957’de İsmet İnönü’nün liderliğinde ve 1977’de Bülent Ecevit’in liderliğinde yüzde 41 idi. 1950’lerde, 1960’larda ve 1970’lerde CHP’nin oyu genellikle yüzde 30-41 arasında geldi gitti.

Biz şimdi, Türkiye çapında belediye seçimlerini açık ara farkla kaybetmiş olsak da İstanbul’u, Ankara’yı, Adana’yı, Mersin’i, Antalya’yı kazandığımız için sevinir hale geldik.

İSİMLER DEĞİŞTİ, SORUNLAR DEĞİŞMEDİ

Seçim kaybetmenin kronikleşmesi elbette Kılıçdaroğlu ile başlamadı, Deniz Baykal’ın liderlik döneminde de aynı durum söz konusuydu. İki dönem de parti içi demokrasinin var olmadığı; partideki oligarşik bir yapının tüm kararları verdiği; il ve ilçe örgütlerinin dışlandığı; önseçim, çarşaf liste, parti içi eğitim, demokratik mahalle kongreleri, parti organlarının çalıştırılması, birden fazla adaya imza verebilme gibi demokratik unsurların bertaraf edildiği veya asgari düzeyde uygulandığı; ayrıca, Kurultay tarafından onaylanan Parti Programı’ndaki ve Parti Tüzüğü’ndeki temel ilkelerin bazılarından uzaklaşıldığı, partinin sağa kaydığı ve kimliğini yitirdiği dönemler. Ne yazık ki isimler değişti, sorunlar değişmedi. Parti bir kısır döngünün içine girdi.

‘SOLCUYUM’ DEMEKLE SOLCU OLUNMAZ

Bunun da ötesinde, kimliksizleşme ve ilkesizleşme sorunu, Kılıçdaroğlu döneminde azami seviyeye çıktı. Örneğin, laiklik ilkesi ve ona bağlı politikalar ve sosyal demokrasi, demokratik solculuk, halkçılık, devletçilik, kamuculuk ve ona bağlı ekonomi politikaları büyük ölçüde rafa kaldırıldı; bu ilkeler sadece bir terim ve sözcük olmaktan ibaret kaldı, arkası boş kaldı; hatta laiklik, parti yönetiminde bir sözcük ve terim olma mertebesine bile ulaşamadı.

Benim Özgür Özel, Kemal Kılıçdaroğlu ve Ekrem İmamoğlu ile de kişisel bir sorunum yok. Ama bazı gerçekleri de tutarlı ve dürüst olmak adına, ilkesel bir bağlamda, ortaya koymak zorundayım.

Birincisi, yıllarca partide yapılan hataların bir parçası olanlar, hatalara ortak olanlar ve/veya ses çıkartmayanlar, değişimi nasıl gerçekleştirecekler?

İkincisi, değişimi ne yönde gerçekleştirecekler? Partinin ilkelerine, Mustafa Kemal Atatürk’ün aydınlanma devrimlerine, altı oka, sosyal demokrasiye, demokratik solculuğa, sadece söylemde değil, eylemde de sahip çıkacaklar mı? “Solcuyum” demekle solcu olunmaz. Sol ile nelerin kastedildiği ayrıntılı bir biçimde açıklanmalı.

Özelleştirmeler, adaletsiz vergi politikaları, bertaraf edilen sendikal hareketler, kaliteli eğitim ve sağlık hizmetlerinin büyük ölçüde paralı eğitime ve sağlık hizmetine sıkıştırılmış olması konularında; imam hatip okulu, Kuran kursu, ilahiyat fakültesi enflasyonu; eğitimin, siyasetin, kamuda kadrolaşmanın, sivil toplum örgütlenmesinin dinselleşmesi konularında söylenen nedir?

Ayrıca, parti içi demokrasi bağlamında, somut bir biçimde neleri değiştireceklerdir?

Üçüncüsü, genel başkan adayları, bağımsız hareket edecek mi yoksa partiyi şu anda yönetenlerin, bir genel başkanın, bir belediye başkanının veya belli güç odaklarının etkisi ve güdümü altında mı hareket edecek?

Bu konuda halkın çok ciddi kuşkuları olduğunu düşünüyorum. Açıkçası benim de bu yönde kuşkularım var. Bu kuşkuları bertaraf etmek de yine onlara düşer.

SEÇİMDE AKP TAKLİDİ YENİLİNCE ATATÜRK İLKELERİ

13 yılda seçim kazanamayan birisi 14’üncü yılda ne olacak da seçimleri kazanacak? Değişen ne olacak ve seçim nasıl kazanılacak? Halkın büyük bir kesimi, CHP’de yönetim değişmediği sürece, CHP’nin adaylarına oy vermeyeceğini dile getiriyor.

Ayrıca İYİ Parti ve HDP/YSP kendi adaylarını çıkartacağını ve bir ittifak ya da işbirliği yapmayacağını söylüyor. Bu durumda CHP’nin kendi tabanı ve seçmeni kilit bir rol oynuyor. Ama o taban da CHP yönetiminin partinin ilkelerine sahip çıkmamasından, sağa savrulmasından ve parti içi demokrasinin işletilmemesinden bunalmış durumda.

Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerini kazanmak için AKP’yi taklit edenlerin seçim kaybedilince, Kurultay’ı kazanmak için Atatürk’ü ve onun ilkelerini taklit etmeleri samimi bulunmuyor. Siyasette ilke çok önemlidir. Siyaset ilke, ideoloji, dava için yapılır, makam, mevki, siyaset kariyeri ve belediye rantı için yapılmaz.

Bu konuda somut olarak ne demek istediğimiz; kurucusu ve sözcüsü olduğum CHP İlke ve Demokrasi Hareketi’nin web sitesindeki (www.chpilkedemokrasi.org) Amaç/İdeoloji ve Çözümler/Hedefler sayfalarındaki metinlerde ayrıntılı biçimde ortaya koyduk. Bu metinler aynı zamanda bizim manifestomuzdur.

CHP’de bazı odakların 6 oku ve Atatürk’ü bertaraf etmeye çalışmaları, emperyalizmin çıkarına olan bir durumdur. Bizim temel hedefimiz, bir yandan parti içi demokrasinin tesis edilmesi, bir yandan da anlattığım çerçevede, partinin ilkelerine sahip çıkılması ve bu doğrultuda Türkiye’nin sorunlarına çözüm bulunmasıdır.

Paylaş