CHP Grup Başkanı Özgür Özel: İttifak potansiyelimizi kaybetmek üzereyiz, ittifak yapmamak “harakiri” anlamına gelir!

CHP Grup Başkanı Özgür Özel: İttifak potansiyelimizi kaybetmek üzereyiz, ittifak yapmamak “harakiri” anlamına gelir!

“1 Ekim’de Grup Başkanı olarak görev yapacağım, grubumuzda arkadaşlarla son görüşmeleri yaptıktan sonra karara vereceğiz. Ama, öyle ‘Grup başkanı genel başkanın vekilidir o yüzden istifa etmelidir’ tezine dayanan bir istifa olmayacak.”

TBMM Grup Başkanı Özgür Özel, yerel seçimlere yönelik ittifak potansiyelinin kaybedilmek üzere olduğunu belirterek, “Kurultaydan sonra avucumuzu açarak, ‘Hesabımız kitabımız yok, el sıkışmaya geliyoruz’ diyerek görüşeceğiz” dedi. Her seçim bölgesinde ittifak yapmanın şart olmadığını ancak birlikte olunmadığında kaybedilecek yerlerle ilgili ittifak yapmamanın “harakiri yapmak” anlamına geleceğini ifade eden Özel, “Şartları sonuna kadar zorlayacağız” diye konuştu.

CHP Genel Başkanlığı’na aday olan TBMM Grup Başkanı Özgür Özel, bir grup gazeteciyle bir araya gelerek kongre süreçlerine ve gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Kasım ayı başında yapılacak kurultayda genel başkanı son kez, delege sistemiyle seçmeyi hedeflediklerini kaydeden Özel, şöyle konuştu:

“Bundan sonra hem genel başkanı hem de il ve ilçe başkanlarını tüm üyelerin katılımı ile seçeceğiz. Ancak, Siyasi Partiler Kanunu’nun getirdiği kısıtların farkındayız. Yapmaya niyet olduktan sonra da çözümün ortada olduğunu biliyoruz. Bu kurultayı biz yapıyor olsaydık 5 Kasım’da bütün üyelerle ön seçim gerçekleştirir, kurultayı 12 Kasım’da yapardık. Kurultayı da örgütümüzün belirlediği adayı, kamu otoritesine bildireceğimiz bir şölene çevirmeyi uygun bulurduk. Siyasi Partiler Kanunu, bütün üyelerle ön seçim yaparak, resmi adayı teke düşürmenin önünde engel değil. Biz bundan sonra Siyasi Partiler Kanunu değişene kadar genel başkanı böyle seçeceğiz. Sadece genel başkan seçimi değil, cumhurbaşkanı adayımızı da üyelerimizle paylaşacağımız kamuoyu araştırmalarından sonra belirleyeceğiz.”

“AKP iktidarı, FETÖ’nün başlattığı süreci bir yerden sonra sahiplendi”
Yargıtay’ın, Osman Kavala, Can Atalay, Mine Özerden, Tayfun Kahraman ve Çiğdem Mater’in mahkumiyetlerini onayan kararını da değerlendiren Özel, şunları söyledi:

“Hakan Altunay ve Mücella Yapıcı yönünden karar bozulması elbette memnuniyet verici. Ancak kararın tümüyle bozulması gerekirken sadece Mücella Yapıcı ve Hakan Altunay tarafından bozulmasını çok büyük bir eksiklik ve çelişki olarak görüyoruz. Yine okyanus ötesinden gelen bir talimatla Gezi kararının onaylandığını, onandığını görüyoruz. Bu kez talimatı yine okyanus ötesinden verdiler ama veren isim Recep Tayyip Erdoğan’dı. Gezi’yi onurumuz olarak görüyoruz, bu ülkenin gençlerinin, bu ülkenin yaşam biçimine müdahaleye itiraz edenlerin ortak isyanı, ortak baş kaldırısıydı. Ve Gezi daha sonradan mahkemeler tarafından tespit edildiği şekliyle de o dönemde FETÖ terör örgütü tarafından terörize edilmiştir. FETÖ’nün başlattığı süreci bir yerden sonra AKP iktidarı yeniden sahiplendi. FETÖ’nün yaptığı bütün kumpas davalarına karşı mesafe koyan ve onunla ilgili özürler dileyen, af dileyen birilerinin FETÖ’nün hedef gösterdiği ve daha sonra iddianamesini yazdığı Gezi davasına bu şekilde sahip çıkmalarını son derece manidar görüyoruz. Gerçekten bu süreci yaşıyor olmaktan büyük bir sıkıntı ve utanç duyuyoruz.”

Kurtulmuş’a “Atalay’la ilgili kararın okutulmasını dönem sonuna bırak” çağrısı
Türkiye İşçi Partisi’nden milletvekili seçilen ve Gezi Davası’nda hapis cezası onanan Can Atalay’la ilgili de değerlendirmelerde bulunan Özel, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’a, Atalay hakkındaki kararın TBMM Genel Kurulu’nda okutulmaması ve dönem sonuna bırakılması çağrısında bulundu. Özel, şunları söyledi:

“Can Atalay’la ilgili mesele, garabetin içindeki bir diğer felakettir. Siyasi partilerin kendi aralarındaki uzlaşı ve AKP Parti ile MHP’lilerin de oylarıyla Can Atalay İnsan Hakları Komisyonu’na seçildi. Belki Cezaevleri İnceleme Komisyonu’nda görevlendirilecek. Bu komisyonun özelliği cezaevine habersiz gider, kapıyı aç dersin içine bakarsın, öyle bir soralım falan olmaz. Yani cezaevlerindeki bütün kapıları açtırma yetkisi veriyorken, Atalay’ın üzerine bir kapı kapandı. Şimdi burada Numan Kurtulmuş’un, siyasi hayatındaki bence en önemli dönüm noktasına geldik, çattık.

AK Parti’nin bazı taahhütlerini kendi konuşmalarında belli satır başlarını almalarını uyardık dedi ki Can Atalay konusunda daha net bir tutum alınsın. ‘1 Ekim’e kadar çözülür. Yargıtay gereğini yapacaktır. Meclise iş kalmayacaktır. İyimser bakıyorum, olumlu sonuç bekliyorum’ demişti. Olmadı şimdi önüne o karar yazılıp gelecek. 5 Ekim’de Anayasa Mahkemesi hak ihlali için görüşmeye başlayacak. 5 Ekim’de kararın hemen çıkması çok iyi olur ama belki birkaç ay sürecek. Numan kurtulmuş, bu kararı okutursa tutumunu Mustafa Şentop gibi, yani saray talimatıyla bir anayasa ihlalini hayata geçiren kişi olur. O vakitten sonra artık anayasaya sadakat, iç tüzüğe uygunluk, hakkaniyetli meclis başkanlığından söz etmek mümkün olmaz. Bu anayasal yönden ölümcül bir hata olur. Kendi tarafsızlığını ortadan kaldırır, kendi iddiasını ortadan kaldırır. Elbette kendisiyle gerekli resmi temas ve görüşmeleri sağlayacağız. Ancak bu kararın okutulmayıp Anayasa Mahkemesi’nin kararının beklenmesi, hatta o kararın ne çıkacağından da bağımsız bu okutma işleminin bundan sonra da olabilecek durumlara örnek teşkil etmemek üzere dönem sonuna bırakılmasını mutlaka bekliyoruz.”

CHP’ye geçmiş dönem eleştirisi: Benim yönettiğim MYK’da, o görevlendirmelerin tamamı olacak
Geçmiş döneme yönelik eleştirilerde de bulunan Özel, şunları söyledi:

“CHP, Covid-19 krizini sağlıktan sorumlu genel başkan yardımcısı olmaksızın, MYK’da konuşulmadan geçirdi. Mavi Vatan, Azerbaycan, Rusya-Ukrayna savaşı, F-35 krizi hepsinin olduğu süreçlerde dış politika, genel başkan yardımcısı olmadan, başdanışman üzerinden götürüldü. Tahıl krizinin yaşandığı bir dönemde tarımdan sorumlu Genel Başkan Yardımcısının olmadığı bir MYK ile yönetiliyoruz. Örgütten sorumlu genel başkan yardımcımız yok, örgüt üzerinde görülmedik birtakım şeyler yapılınca, örgütler üzerinde kimden hesap sorulacak o yok. Benim yönettiğim MYK’da, bu görevlendirmelerin tamamı olacak.”

“Genel Başkan, Adıgüzel’e teşekkür etti; yazı onun üzerine yazıldı”
Özel, “örgütle ilgili görülmedik birtakım şeyler” ifadesi ile ilgili neyi kastettiğinin sorulması üzerine de şöyle devam etti:

“Şimdi biz Yüksek Seçim Kurulu’na bazı başvuruları yapmayı unutmuşuz. Ama hiç yapmadığımız başvuruları yapıyoruz. Fatih kongresinde kendi ilçemizi tam kanunsuzluktan bozduruyoruz. Ama seçmen kaydırmalarla ilgili alınması gereken düzenli bilgiyi almayı unutmuşuz. Onursal Adıgüzel, 15 Eylül günü Genel Başkana mail atıyor. Genel Başkan teşekkür ediyor 18 Eylül’de bizimkiler yazı yazıyorlar. Bunun üzerine de genel merkezdeki arkadaşlarımız, 18’indeki başvuruyu, ‘Bakın başvurmuştuk, parti eksik bir şey yapmadı’ diye sizlerle paylaşıyor. Yazının 18’inde yazıldığı doğru ama biz 18 Haziran’da niye yazılmadığını soruyoruz, 18 Eylül’deki yazıyı paylaşıyorlar. Genel Başkanımız, ‘Ben hiç delege aramadım’ diyor ama PM toplantımızda 25’ten fazla vaka anlatıldı kendisine; genel başkan yardımcılarının nasıl müdahil olduğu ile ilgili. Genel başkan yardımcılarımız İstanbul’da aday açıklamasına gidiyorlar. Yani iki adaya da giderseniz olur.”

“Yüzde 89, ‘Bir şeyler yanlış gidiyor’ diyor”
Genel Merkez’in tutumunun kamuoyunda her geçen gün daha da olumsuz karşılandığını öne süren Özel, son yapılan araştırmada partinin tutumunu olumlu bulanların oranının yüzde 11’e kadar düştüğüne dikkat çekti. Özel, “Yani yüzde 89, ‘Bir şeyler yanlış gidiyor’ diyor” dedi.

İYİ Parti’den gelen açıklamalar ve yerel seçimlerde Millet İttifakı’nın nasıl hareket edeceğine yönelik soruları yanıtlayan Özel, ittifak potansiyelinin kaybedilmek üzere olduğunu belirterek şöyle konuştu:

“Bugünkü şartlarda, ittifak potansiyelimizi kaybetmek üzereyiz. Kasımda ortaya çıkacak değişim ve umutla, muhataplarımızla yeni ilişkiler kurabileceğimiz yeni bir enerji ile hareket etmeyi umut ediyoruz. İttifak ortaklarımızla yeniden görüşeceğiz. Toplumsal ittifak düzeyinde de kırılma var, bunların tamamını onarmak son derece önemli. Kurultaydan sonra avucumuzu açarak, ‘Hesabımız kitabımız yok, el sıkışmaya geliyoruz’ diyerek görüşeceğiz. Her yerde ittifak yapacağız diye bir şey yok. 2 bin 300 maddede anlaşabilmiş ittifak ortaklarının birlikte olmadıklarında kaybedecekleri yerler ortaya çıktığında ittifak yapmamak harakiri yapmak anlamına gelir. Şartları sonuna kadar zorlayacağız.”

İmamoğlu ve Yavaş’ın adaylığı: Bundan sonra yeni aday açıklamaları, seçilecek PM’yi incitir
Özel, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından aday olarak ilan edilmesiyle ilgili de şunları söyledi:

“Belediye başkan adayı göstermek Parti Meclisi’nin görevi ve sadece MYK teklif edebiliyor. Salt çoğunluk ‘Evet’ derse aday belirleniyor. Genel Başkanın bu iyi niyetli tutumu, seçilmemiş PM yetkilerini kullanmaktır. Herhalde sayın Genel Başkanın da objektif kriteri mutlak vatandaş memnuniyetidir. Ve Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş’ta gördüğü yüksek memnuniyet oranları ile bu şartlarda ‘PM de aday gösterecektir’ ön kabulüyledir. Bu kanaati ben de paylaşıyorum, memnuniyeti yüksek olan isimler aday gösterilmelidir. Sembol iki isim için anlaşılabilir ama bundan sonra yeni aday açıklamaları, seçilecek PM’yi incitir. Biz anayasasızlaştırılmaya karşı çıkarken, tüzüksüzlüğe karşı susamayız.”

“Yüzde 30 oy alsaydık, 65 milletvekili verilmişti”
Özel, milletvekili aday belirleme süreçlerinde kendisinin de etkin rol aldığı eleştirileri ile ilgili de şu yanıtı verdi:

“Ben 8’li komisyonda hiç olmadım. Hiçbir milletvekili belirleme komisyonunda görev almadım. İttifak görüşmelerinde yoktuk. 39 milletvekilinden Pazar günü sabah haberdar olduk. Yukarıda 8’li masa bütün gece çalışmış, MYK toplantısına çağırıldık, girdik, ‘Ne oluyor?’ dedik. Çok kötü şeyler oluyor dediler. Ve toplam 39 hatta o an 45’ti. Yani İYİ Parti’ye de seçilecek yerden iki, dört tane de sınırın altı, toplam kırk beş. Yüzde 30 oy alsak, 65 milletvekili verilmişti. Ve bu bizim haberdar olduğumuz bir şey değildi.”

“İstifa olursa, ‘Genel başkanın vekilidir’ tezine dayanan bir istifa olmayacak”
Özel, Genel Başkanlık adaylığından dolayı TBMM Grup Başkanlığı’ndan istifa etmesi gerektiği iddiaları ile ilgili de şöyle konuştu:

“Seçimden önce hedeflediği pozisyona gelen bir tek ben varım ve benim pozisyonumu tartışıyorlar. Ben seçimden önce talep açtığım pozisyondayım, onlar değil. Önümüzdeki dönem Meclis’in yoğunluğu olacak, anayasa görüşmeleri gibi. Bizim de kongreye yoğunlaşmamız gerek. Dolayısıyla Grup Başkanlığı yoğunluğundan belli bir süreliğine ayrılmak lazım, öyle bir düşüncem var. 1 Ekim’de Grup Başkanı olarak görev yapacağım, grubumuzda arkadaşlarla son görüşmeleri yaptıktan sonra karara vereceğiz. Ama, öyle ‘Grup başkanı genel başkanın vekilidir o yüzden istifa etmelidir’ tezine dayanan bir istifa olmayacak.”

Paylaş