Tek adam rejimi gelince meydan meydan gezdiler. Erdoğan geldi oturdu, faturası önümüzde duruyor.
Tek adam sistemi artık bir beka sorunudur.
Tür lirası değer kaybettiğinde, cari açık dört kat arttı. Tek adam rejiminin bütün teorileri çöktü.
Kar yağdı, özlemiştik.
İktidar olduğumuzda fakir hanelerin elektriği kesilmeyecek.
Asgari ücrete malum zam yaptılar. Enflasyona karşı bu kadar hızlı eriyeceğini düşünmemiştik.
Verdikleri asgari ücret, Türk-İş’in açlık sınırının altında kaldı.
Bilim insanlarını okulda attılar, kulüplerini kapattılar, Boğaziçi Üniversitesi, dünya üniversiteler listesinde 200 sıra geriye düştü.
Buradan Naci’ye sesleniyorum, zalimlikten hoşlanmam, yapanı affetmem. Naci de görecek geliyor gelmekte olan’ın ne anlama geldiğini.
Ya arkadaş, siz bir araya gelip memleketin sorunlarını nasıl çözeriz dediler mi?
Yolsuzluk var dediler mi? Yolsuzluktan besleniyorlar çünkü biliyorum.
Biz aklımızla hareket ediyoruz. Onlar malı götürüyorlar. Tıka basa hapishane değil, kimselerin hapiste olmadığı bir Türkiye inşa etmek istiyoruz.
Dost meclislerinde uyarıldım, mafyası var aman başkan dikkatli ol diyenler oldu, samimi kaygılardı. Tabi ki bunları düşünüyorum. Bu sürecin kirli hale geleceğini biliyordum. Silahların gölgesinde siyaset yapmak zorunda kalacağımı biliyordum. Halkım şunu iyi bilsin. Çetelerin bir kısmı Erdoğan’dan önce de verdi. Sürekli bir şeyler değişmiş ama bunlar sistemin içinde kalmışlar. Bunlarla görüştüğüm an aynı zamanda bu çarkın da parçası olacaktım. Asıl panik ne zaman başladı? Uzman ekiplerimiz Hazine’den çalınan paraların peşine düşünce paniğe kapıldılar. 418 milyar doları saptayınca suikast tehditleri gelmeye başladı. Sayıştay’a sesleniyorum. İktidara geldiğimizde yazdığınız raporlarda 418 milyar doları görmezsem görevinizi yerine getirmemişsiniz demektir. Son bir şans vermek için randevu talep edeceğim.
Son bir uyarı, beytülmale dokunan yanacaktır.
Bu konu ile ilgili taahhütte bulunuyorum. Çeteleri temizleme operasyonundan önce Ankara’ya dev bir dijital pano kuracağım, adı ‘Çetemetre’ olacak.
Seçimin ertesi gününde onların telefonları acı acı çalacak, açtıkları telefonların ucunda bir ses duyacaklar: ‘Ben Kemal, geliyorum’
