Kılıçdaroğlu: Benim askerimi vuran her devlet benim düşmanımdır

Kılıçdaroğlu: Benim askerimi vuran her devlet benim düşmanımdır

CHP parti grup toplantısı İdlib’de şehit olan 34 Türk askeri için bir dakikalık saygı duruşu ve İstiklal Marşı okunarak başladı. Toplantıda konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 5 Mart’ta Moskova’ya giderek Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile İdlib’deki gelişmelere ilişkin olarak bir görüşme gerçekleştirecek Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sert bir dille tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, “Hani sen başkomutandın? Vurulan senin askerin. Benim askerimi vuran her devlet benim düşmanımdır. Topuğunuz kıçınızda Putin’e koşuyorsunuz” dedi.

Kılıçdaroğlu, Erdoğan’dan Moskova’da Putin ile gerçekleştireceği görüşmede şu soruları sormasını istedi:

1) Sayın Putin birliklerimizin yerini sizlere bildirmemize rağmen askerlerimiz niye şehit ettiniz?

2) İlk saldırının ardından uyarmamıza rağmen neden ikinci kez askerlerimizi vurdunuz?

3) Yaralıların ve şehitlerin Türkiye’ye getirilmesi için uçaklara neden izin vermediniz?

4) Sayın Putin savaş hukukunda yaralıları vuran ambulanslar vurulmaz. Siz yaralılarımızı almaya gelen ambulansları bile neden vurdunuz?

Kılıçdaroğlu açıklamalarının sonunda, “Gazetecilerden ricam, uçakta gelirken Erdoğan’a sorsunlar, ‘Bay Kemal’in sorularını Putin’e sordunuz mu?’ diye. Demokrasiden yana, barıştan, huzurdan, insandan yana olan Millet İtifakı bütün bu sorunları aşacaktır. Türkiye bölgesini en güçlü ve en saygın devleti olacaktır” sözlerini kaydetti.

Kılıçdaroğlu’nun açıklamasından öne çıkanlar şöyle:

“Bu grup toplantısı benim için de zor olan bir grup toplantısı. Meseleyi nasıl anlatacaksınız? Neler söyleyeceksiniz? Hepimizin yüreği kanıyor. Hepimiz ciddi bir gelecek endişesi yaşıyoruz. Samimi inancımı söyleyeyim, Türkiye iyi yönetilemiyor. Savrulan bir Türkiye gerçeği ile karşı karşıyayım. Ne söyleyeceksiniz! Yapılması gereken çok şeyi yapmaya çalıştık aslında. Egemen güçlerin bu ülkeden nasıl kovulduğunu acaba bu ülkeyi yönetenler biliyorlar mı? Egemen güçlerin bu bölgede taşeronluğuna soyunmak en büyük tehlikedir dedik. Dilimizde tüy bitti, yanlış yapıyorsunuz dedik. Komşumuz bir ülkenin rejimini değiştirmek için özel bir çaba harcıyorsunuz. Sana ne be kardeşim.”

Barış içinde yaşayalım. Arzumuz budur bizim. Bir mehmetçiğin tek bir tırnağı bile Suriye’den, İdlib’den, Libya’dan da değerlidir dedik. Çünkü biz kendi bölgemizde yangın istemiyoruz. Komşuda yangın istemiyoruz. Apartmanda otururken komşuda yangın çıkarsa evinde bir kova su ile koşacaksın. Biz bidon benziniyle gittik. Çünkü öyle talimat verdiler. Siz egemen güçlerin taşeronluğunu yapıyorsunuz deyince kızıyorlar. Doğruyu dinlemeye tahammül etmiyorlar. Liyakati bir devlette yok etmişseniz orada devlet aklından söz edemezsiniz. Böyle bir devletin geleceği felaketlerle doludur.

26 Şubat 2006’da Erdoğan Üsküdar’da konuşuyor; ‘Biz orta Doğu’da Kuzey Afrika projesinin eş başkanıyız. Biz orada görev ifa ediyoruz. Böyle bir görev seçilerek verilmiştir.’ Sana bu görevi kim verdi? Sana Büyük Orta Doğ Projesi’nin eş başkanlık görevini kim verdi?”

“Büyük devlet hadiseler karşısında aklı selim düşünebilendir deniyor. Doğru. Ne oldu da bundan vazgeçti? Kim seni telkin etti, yönlendirdi? Kim Orta Doğu’ya gir dedi? Onun cevabını da Erdoğan verdi, 2017’de ‘Biz Özgür Suriye Ordusu’nu ey Amerika seninle Beraber kurduk ya. Bunun adımını senden önceki Obama yönetimiyle kurduk’ diyor. Özgür Suriye Ordusu’nu Amerika’nın telkiniyle hangi gerekçeyle kurarsınız? Orta Doğu’nun parçalanması kimin işine yarıyor? Akıl var akıl! Aklını kiraya vermeyeceksin. Devleti yönetiyorsan devlet aklının ferasetini unutmayacaksın, Arap dünyasını, Orta Doğu’yu bileceksin. O dünyada suya giderken nasıl kandırıldığını bileceksin. Dünya kadar tarihte örnekleri var. Orta Doğu’yu anlamak istiyorsan Rıfkı Atay’ı okuyacaksın. ”

“27 Şubatı 28 Şubat’a bağlayan gece Sayın vali önce 22 şehidin varlığını açıkladı, sonra 29 dedi. Ve biz oturduk dedik ki bu kadar önemli bir olay varsa, bu kadar şehidimiz varsa TBMM’nin toplanması lazım. Bunu asla bir siyasi polemik konusu yapmayacağız dedik. Şehitler hepimizin şehididir. Bir tırnağına Suriye’yi değiştirmeyiz. Saat 02:04’te parti sözcümüz bir basın açıklaması yaptı. Hiç kimseye en ufak bir eleştiri gelmedi. CHP olarak TBMM’nin hemen yarın kapalı bir oturum yapmasının altını çizdi. Kapalı olmasının da nedeni şuydu; olur ya birçok bilgi olabilir, açıklanmasında sakınca olabilir. Gelip 600 milletvekiline bilgi versinler. Bakın hiçbir eleştiri yok. Milletvekili olarak buna hakkımız var bizim. Bunu söyledik. Ertesi gün gene hiçbir haber yok. Bir açıklama daha yaptık sabahleyin, biz sabaha karşı 5’te evlere gittik, 10’da yeniden MYK’mız toplantı. Bu kez talebimiz bir kez daha dile getirildi. Yine parti sözcümüz siyasi polemik konusu yapmadan sağ duyulu bir açıklama yaptı. TBMM toplantı çağrımız Anayasamızdaki gerçeklere dayanmaktadır. Bu birlik ve bütünlük içinde yaşanan sıkıntıyı aşma gayretidir. Türk ordusu TBMM’nin ordusudur. Ne kadar sağduyulu hareket eden bir partiyiz. TBMM’ye gelip insanlar bilgi versinler istiyoruz. Yine ses yok. O gece TBMM Başkanıyla görüştüm. Aynı şekilde kamuoyuna Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün vatandaşlarına da başsağlığı dileklerimizi aktardık. Birinci, ikinci gün kimse yok, üçüncü gün Sayın Erdoğan İstanbul’da bir toplantı yaptı. Bazıları Ak Parti’nin eski İstanbul milletvekilleri. İlk kez çıkıyor. 33 şehidimiz var ilk kez televizyona çıkıyor ve açıklama yapacak. Ekonomiden bahsetti, başarılarından bahsetti, işsizliği nasıl engelleyeceğinden bahsetti. Tabii doğal olarak bir de benden bahsetti. Kılıçdaroğlu beni aramadı’ Sen arayacaksın, bilgi vereceksin. Bu bir cumhurbaşkanı tarafsız olmazsa memleketi yönetemez, bunu gösteriyor. Cumhurbaşkanlığı bir devletin sigortasıdır. Sigortası yok Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin.

Erdoğan açıklamasını duyunca gerçekten çok üzüldüm. İnsanda biraz ahlak olur, vicdan olur ya. Nasıl böyle konuşursun. Bari cümleyi açarken, baş sağlığı dile ya. Nasıl bir yönetim anlayışıdır, nasıl bir kibirdir insan olarak anlamakta zorlanıyorum. Biraz vicdan, ahlak lazım, biraz adalet, hukuk, insana saygı lazım .’Şehitler tepesi boş kalmayacak’ diye açıklama yaptı. Arif Nihat Asya’nın bir şiiri. Çok güzel bir şiir aslında. Şehitler tepesi zaten boş değil ki. O tepede yüz binlerce şehit var. O tepede dalgalanan bayrağımız var. Sen öyle bir pozisyon alıyorsun ki neden ben buraya daha fazla şehit defnetmiyorum, o tepe asla boş kalmayacak, sürekli şehitler gelecek diyor. İnsanda biraz vicdan olur. O gece on binlerce anne uyumadı. Çocuğu Suriye’de olan, Irak’ta olan annelerin dramını bu saray sosyetesi biliyor mu acaba ya! Asker yolu gözlerim diye bir türkümüz var, bunlar asker yolu gözlemenin ne anlama geldiğini biliyorlar mı! On binlerce gelin, on binlerce anne, on binlerce baba o gece sabaha kadar uyumadı. Ama o gece bu memleketin Cumhurbaşkanı yoktu. O gece bu memleketin bakanları yoktu. Özellikle de Milli Savunma Bakanı yoktu. Neredeydiler o gece? Devletten bir kişi vardı Hatay Valisi. Ben bunları söylemeyip de ne söyleyeceğim! Söylemeyip de kahramanlık edebiyatı mı yapacağım! Bir anne bir yüzbaşının annesi bunları dile getirmezsen hakkımı helal etmem sana diyor. Yaralılarla konuştum, milletvekillerimiz konuştu, yaşanan tabloyu anlatmak istemiyorum. Ama, nerede bu ülkenin genel kurmay başkanı derken bir gerçeğin de altını çizmek isterim. Orduda bir hiyerarşi vardır. Orduda asla ve asla emir tartışılmaz, yerine getirilir. Mete Han’dan bu yana Türk ordusunun emir ve komuta zinciri bozulmuştur. İlk kez 20 Temmuz sivil darbesinden sonra ordunun emir ve zincir komuta yetkisi yoktur. Yaşanan perişanlık devlet aklının kaybolmasıdır.

Milletin önüne çıkıp bir açıklama yapmadılar. Ben herkese sormak isterim. Ordumuza büyük bir kumpas kurulmuş, onlarca şehidimiz var. Beyler sarayda oturuyorlar. Bir Allah’ın kulu çıkıp millete bilgi vermiyor. Beyefendi Kılıçdaroğlu beni neden aramıyor diyor. Ben seni niye arayayım ya, millet seni bekliyor. O gece çıkmadılar ertesi gün de çıkmadılar. İki gün sonra da genel kurmay başkanı başsağlığı için bir tweet attı. Yeni öğrenmiş herhalde. Bütün bu tablo, Türkiye’nin iyi yönetilmediğini gösteriyor. Üçüncü gün ancak medyanın önüne çıkıyorsun. Çıkıyorsun yine şehitlerden söz etmiyorsun. Ekonomiden, işsizlikten söz ediyorsun, sanki Türkiye’de hiçbir şey olmamış, 34 askerimiz şehit olmuş bu da çok önemli bir şey değil. Bunlar mı Türkiye’nin çıkarlarını savunacaklar. Emperyal güçlerin maşası olanlar Türkiye’yi düzlüğe çıkaramazlar. Putin’e Merkel’e Trump’a telefon eder, meydan okur. Onlar gelir tak tak tak vururlar. Koşa koşa ayaklarına gider. Hani sen başkomutandın? Vurulan senin askerin. Benim askerimi vuran her devlet benim düşmanımdır. Topuğunuz kıçınızda Putin’e koşuyorsunuz.”

“Şehitler tepesi boş kalmayacak. Daha çok gelirse o kadar memnun kalacak beyefendi. Şehitler tepesi zaten boş değil. Bu ülkenin her karış toprağında şehitler var. Adamın haberi yok bundan. Bu devletin nasıl kurulduğundan haberi yok bu insanın. Siz oturursunuz 345 şehidimiz olur sarayınızda oturursunuz, çayınızı içersiniz. İdlib’de neler olduğunu telefonla dinlersiniz. Milletin önüne çıkmaya utanırsınız, üç gün sonra çıkarsınız hedefiniz Kılıçdaroğlu. Feriştahınız gelse bizi deviremez. Sizin çocuklarınız beş tepede, saraylarda oturacak da keyif çatacaklar bu ülkenin fakir fukaranın çocuğunu şehitler tepesine layık göreceksin. Sen git. Elinden tutan mı var! Kahramanlık edebiyatı yapıyorsun.

Hangi milletvekilinin çocuğu İdlib’de, hangi para babasının çocukları Suriye’de? Kimin çocukları orada? Saray sosyetesinin çocukları orada mı? Hepsi bedelli yaptılar. Vay Kılıçdaroğlu yine orduyu böldü yanlış söyledi derler şimdi. Doğru kardeşim.”

“Erdoğan gidiyorsun bazı yerlere, öl de ölelim diye slogan atıyorlardı. Gönder oraya. Ama yapmıyorsun? Seni kefenle karşılayanlar vardı niye göndermiyorsun oraya? Daha acı olanı ne biliyor musunuz? Özgür Suriye Ordusu’nu Kuvayi Milliye’ye benzetmesidir. Hangi Kuvayi Milliye’ci egemen güçlerle aldığı parayla başka yerlerde mücadele etti ya. Obama yönetiminden beri geliyor ÖSO. Sen söylüyorsun. Para vermezsen hepsi isyan edecek. Kendi toprağı bayrağı için canını ortaya koyan adam. ”

“Acizlik içinde ne söylediğini bilmeyen garip bir adam”

“Sen birilerinin telkinleriyle insanı öldürüyorsun. Bütün bir dünyanın bildiği bir bilge değil mi Şeyh Edebadi. Savaş zorunlu olmadıkça bir cinayettir. Ben söylemiyorum bütün hayatı savaş meydanlarında geçmiş bir komutan söylüyor bunu. ‘Milleti savaşa götürünce vicdanımda azap duymamalıyım.’ Kim söylüyor Gazi Mustafa Kemal söylüyor. Erdoğan yine kendisini tutamıyor, arka arkaya uzun konuşmalar. Şu açıklamayı yapıyor; Bay Kemal şehadet nedir bilmeyen bir kişi. İnanıyorum ki CHP’ye gönül veren vatandaşların onun peşinden gitmeyeceklerdir” diyor.Çanakkale ile İdlib’i kıyaslamak gibi bir şey olabilir mi. Çanakkale vatan toprağı ya burası. Sen İdlib’le Çanakkale’yi bir tutuyorsan vay bu memleketin haline. Nasıl bir cehalettir anlamakta zorlanıyorum. Emin olun eğer Çanakkale ile Suriye’de bir yeri beraber tutacaksan o yerin adı Süleyman Şah Türbesi’dir. Sen Süleyman Şah Türbesi’ni IŞİD terör örgütünden kaçırmadın mı? Bayrağını indirmedin mi? Bana gelip Çanakkale örneğini veriyorsun. Bu beceriksizliğe bakın ya. Acizlik içinde ne söylediğini bilmeyen garip bir adam. ”

“Sen kim tarih kim ya! Sen adını bile zor yazarsın. Şehitlerimiz hepimizin baş tacı. Bu ülkenin şehitleri bu ülkenin onurudur. Bayrağı vatanı için hayatını veren herkes bizim şehidimizdir. Bu topraklar onların yurdudur. Nerede ölürlerse ölsünler onların yeri bizim bağırımızdır. ”

“Biz bir an önce oturalım TBMM’nde bunu konuşalım. O gece TBMM Başkanı’na da söyledim. Hemen toplanmamız lazım. ‘Hayır toplanmayalım. Sanki olağanüstü bir olay olmuş gibi o intiba ortaya çıkar’ Zaten olağanüstü olay oldu. Biz cumartesi acil toplanalım diyoruz ne gerek var diyorlar. Ben milletime soruyorum ya bunlarca vicdan, ahlak var mı? Şehadette bahsediyorlar, sen şehadetten anlar mısın? Asker yolu gözleyen bir annenin dramını anlar mısın sen? Meclis bunları konuşup görüşmeyecekse neyi konuşacak. Biz bu meclise hangi gerekçeyle gazi meclisi, dedik? Meclis’e gelmiyor. Niye gelmiyorsun? Bari meclise gel. Meclis’e bilgi ver. Trump’a, Putin’e, Merkel’e bilgi veriyorsun, gazi meclisine bilgi vermiyorsun? Niye. Milletvekillerinin yüzüne bakmaktan utanıyorsun ondan mı acaba? Bizim milletin önünde soramadığımız sorularımız var. Kapalı oturumda bunlara cevap vereceksin. Koşa koşa Putin’e gidiyorsun 600 milletvekili var buraya gelmiyorsun.”

ASKERİ HASTANELER OLSA BELKİ YAŞAYACAKLARDI

– Tuttular askeri hastaneleri kapattılar. Askerler ihtiyaç var diyor. Eğer askeri hastaneler olsaydı belki o gece yaralanan askerlerin bir kısmı kurtulabilecekti.

Bizim ülkemizde bir Bay Kemal var bana sürekli soru soruyor onun adına ben sormazsam döndüğümde yine bana soracak, Bay Kemal bu soruları sormamı istiyor:

1) Sayın Putin birliklerimizin yerini sizlere bildirmemize rağmen askerlerimiz niye şehit ettiniz?

2) İlk saldırının ardından uyarmamıza rağmen neden ikinci kez askerlerimizi vurdunuz?

3) Yaralıların ve şehitlerin Türkiye’ye getirilmesi için uçaklara neden izin vermediniz?

4) Sayın Putin savaş hukukunda yaralıları vuran ambulanslar vurulmaz. Siz yaralılarımızı almaya gelen ambulansları bile neden vurdunuz?

Gazetecilerden ricam, uçakta gelirken Erdoğan’a sorsunlar, ‘Bay Kemal’in sorularını Putin’e sordunuz mu?’ diye. Demokrasiden yana, barıştan, huzurdan, insandan yana olan Millet İtifakı bütün bu sorunları aşacaktır. Türkiye bölgesini en güçlü ve en saygın devleti olacaktır.”

Paylaş