Karamollaoğlu: Bizler laiklikten değil, sözde laikçilerden muhafazakârlık adı altında değerlerimizi istismar edenlerden çok çektik

Karamollaoğlu: Bizler laiklikten değil, sözde laikçilerden muhafazakârlık adı altında değerlerimizi istismar edenlerden çok çektik

Saadet Partisi’nin 8’inci Olağan Büyük Kongresi, “Kararlıyız, Milletin İktidarında Saadet Var” sloganıyla Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Temel Karamollaoğlu, 3. kez Saadet Partisi Genel Başkanı oldu.

Kongrede konuşan Temel Karamollağlu, “Bizler laiklikten değil, sözde laikçilerden, sözde İslamcılardan, muhafazakârlık adı altında değerlerimizi istismar edenlerden çok çektik” dedi.

Genel Başkan Temel Karamollaoğlu’nun tek aday olduğu kongrede bin 200 kayıtlı delege partiyi 2023 . Saadet Partisi Genel Başkanı’nın yanı sıra kongrede, 75 üyeli Genel İdare Kurulu (GİK) ile Yüksek Disiplin Kurulu (YDK) üyelikleri için de seçimi yapıldı.

Milli Görüş’ün eski lideri Necmettin Erbakan ve Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu’nun posterlerinin asıldığı kongrenin düzenlendiği salonda “Kararlıyız, Milletin İktidarında Saadet Var” ve “Saatlerinizi İktidara Ayarlayın” pankartları asıldı. Kadın ve erkekler ayrı bölümlerden giriş yaptı.

Eski TBMM Başkanı Bülent Arınç ile eski Diyanet İşleri Başkanı Lütfi Doğan’ın da katıldığı kongrede Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, dikkat çeken bir konuşma gerçekleştirdi. Karamollaoğlu’nun kongresindeki konuşmasından başlıklar şöyle:

“Dün cumhuriyetimizin kuruluşunun yıl dönümüydü. Aziz vatandaşlarımızın Cumhuriyet Bayramı’nı tebrik ediyor, daha nice yüzyıllara kavuşmayı diliyorum. Bu kongremiz de yeni başlangıcın ilk günü olarak tarihe inşallah geçecektir diye ümit ediyorum. Yaşanabilir bir Türkiye, yeniden büyük Türkiye, yeni dünya, yeni bir yüzyıl için besmelemiz çekiyor, kollarımızı sıvıyoruz.

“Yapacak çok işimiz, atacak çok adımımız var”
Yapacak çok işimiz, atacak çok adımımız var. Biz hasretle bekleyen insanlarımızın var olduğunu biliyoruz.

Bir hastalığı tedaviden önce teşhis şarttır. Şimdi sizlere 20 yılın sonunda gelinen bu noktada 2022 yılının Türkiye’sinin röntgenini göstermek istiyorum. Ekonomi ülkemizin kanayan yarası haline gelmiştir. Diğer her şey sonuç. Adaletsizlik ve hukuksuzluk temel sebeptir. Gömleğin ilk düğmesidir adalet ve hukuk. Gömleğin ilk düğmesinin yanlış iliklenmesinin, hatta koparılıp bir kenara atılmasının sonuçlarını yaşıyoruz bugün. Bir ülke düşünün, milyonlarca vatandaşı terör şüphelisi ilan edilsin, yüz binlercesi hakkında işlem yapılsın, on binlercesi de tutuklansın.

“Bir ülke düşünün, koca koca adalet sarayları inşa edilsin”
Bir ülke düşünün, koca koca adalet sarayları inşa edilsin, aynı zamanda yeni cezaevleri açılsın. Bir ülke düşünün ki cezaevleri tıklım tıklım dolsun. Adalet mekanizması siyasilerin elinde adeta bir kılıç gibi kullanılsın. İşinden, ekmeğinden, özgürlüğünden edilen KHK mağdurlarının feryadı arşı alaya ulaşmış olsun.

“İnsanlar konuşmaktan, tweet atmaktan korkar hale geldiler”
İnsanlar konuşmaktan, tweet atmaktan korkar hale geldiler. Yasaklarla mücadele edeceğini söyleyenler yasakçı zihniyetin bizzat baş aktörü oldular. Adalet düğmesi yanlış iliklenince ekonomide de diğer alanlarda da duvara toslamamak mümkün değildir. Adaletin açığını kapatmadan, cari açığını kapatmak mümkün olamaz.

“Hukuksuzluğun norm haline geldiği bir ülkede gelir dağılımındaki adaletsizliği gidermek mümkün değil”
Hukuksuzluğun norm haline geldiği bir ülkede gelir dağılımındaki adaletsizliği gidermek mümkün değildir. Türkiye’mizde milyonlarca işsizimiz var. Bakmayın siz kürsüde atılan nutuklulara milyarlarca liramız her yıl faiz lobilerine oluk oluk aktarılıyor. Milyonlarca asgari ücretlimiz açlık sınırının altında, geri kalan milyonlarca çalışanımız da ancak yoksulluk sınırının altında bir ücrete mahkum edilmiş. Reva görülen ücret bu mu olmalı Allah aşkına? Bugün bir telefon almak veya bir kafede oturmak bile kendisine lüks görülen evlatlarımız, siz iktidara geldiğinizde hayata gözlerini yeni açmıştı.

“İktidara sesleniyorum, ne kabahati var bu gençlerin?”
İktidara sesleniyorum, ne kabahati var bu gençlerin? 60-70 yıllık ekmek teknelerini kapatan esnafımızın, enflasyon nedeniyle çarşı – pazardan eli boş dönen ev kadınlarımızın, kantinde istediğini alamayan çocuklarımızın ne kabahati var? Yoksulluk her geçen gün maalesef derinleşiyor. “Bir test kitabı 100 lira olmuş, asgari ücretle çalışan babam nasıl alsın” bunu diyen gözyaşı döken 14 yaşındaki liseli kızımızı dinleyince nasıl duygulanmasın insan…

“İhaleler yolsuzluk yapmak için yapılıyor maalesef”
“Ben işsiz kaldım, ekmek bulamadım, fabrikaya iş bakmaya gittim, kapının önünde bayat ekmeği adamdan rica ettim, ‘Tavuklarımız var, onlara götüreceğim’ dedim, eve döndüm, eşimle beraber karnımızı doyurabilmek için” diyen insanlarımızı görüp de nasıl kahrolmaz bir insan!

İhaleler yolsuzluk yapmak için yapılıyor maalesef. Allah’tan korkun. Devlet, millet borçlu… Geleceğimiz dahi ipotek altında. Eğitim denilince akıllarına sadece bina geliyor. Yatırım denince akıllarına gelen sadece beton ve asfalt.

“Mühendisler motokuryelik, öğretmenlik mezunlar ise kasiyerlik yapıyor”
Mühendisler motokuryelik, öğretmenlik mezunlar ise kasiyerlik yapıyor. Sağlıkta en iyi yetişmiş insanları, küstürdüler. Sonra da bu insanlara, giderseniz, gidin’ diyorlar. Büyük Orta Doğu Projesi adım adım uygulamaya konuluyor. Birileri ise normalleşmek için sıraya girmiş. İslam dünyası sahipsiz, coğrafyamız kan gölüne dönmüştür. ABD ile Rusya arasında adeta pinpon topuna dönen dış politika ilerletiliyor. Irak’ta katledilen milyonlarca Müslümanın katili kim? Coğrafyamızda sınırlar fiilen değişmiş, kendi sınırlarımız da adeta kevgire dönmüş durumda. Milyonlarca mülteci oradan oraya savruluyor. Adalar ve Kıbrıs tam bir çıkmazda.

“Temel hak ve özgürlükler ne zamandan beridir referandum konusu yapılıyor?”
Ahlaki değerlerimiz ayaklar altına alınmış bulunuyor. Şimdi kalkmış bir de aileden, referandumdan bahsediyorlar. Evlilik yaşı 30’u geçmiş. Gençler mali imkansızlıklar nedeniyle evlenemiyor, boşanma oranı artıyor. Her gün bir başka kadın cinayeti işleniyor. Şiddet, cinayet, intiharlar almış başını gidiyor. Kimsenin umrunda değil. Temel hak ve özgürlükler ne zamandan beridir referandum konusu yapılıyor? Aileyi darmadağın eden sizler hangi yüzle aileyi ağzınıza alabiliyorsunuz?

Yeni dönem herkesin özgürce şiir yazabildiği bir dönem olacak. Ne derler acaba diye çekinmedik. Hasır üzerinde yatan Peygamber Efendimizi anlatmak kolay, yazlık- kışlık saraylardan vazgeçmek zordur. Erbakan Hocamızın davasından bir milim sapmadan izini takip etmek zordur! Yalana, iftiraya ve hakaretlere maruz kaldık… Dünden bugüne bu yolda savrulup gidenler oldu… Ancak işte bu salonda bir araya gelenler tavizsiz ve kararlı duruşlarından asla vazgeçmediler!

“Bizler laiklikten değil, sözde laikçilerden, sözde İslamcılardan, muhafazakârlık adı altında değerlerimizi istismar edenlerden çok çektik”
Bizler laiklikten değil, sözde laikçilerden, sözde İslamcılardan, muhafazakârlık adı altında değerlerimizi istismar edenlerden çok çektik.

Laiklik, herkesin dini, siyasi ve sosyal görüşlerini rahatlıkla ifa edebilmesinin teminatı olarak anlaşılmalı. Devletin vazifesi kimlik dayatmak değildir. Sorumluluklarımızı kuşanarak bir yola çıktık, bu masada sadece altı genel başkan yok. Emin olun, 85 milyon insanımız bu masada…

Bu masa, kaybedilecek seçimin ardından yaşanacak bir 5 yılın daha ülkemize ve insanımıza neye mâl olacağını gayet iyi bilenlerin kurduğu bir masadır. Bilinsin ki, bu devir kapanmıştır artık! 85 milyonun kazanacağı bir dönemi başlatıyoruz…

Kurduğumuz bu masanın ayakları; Tunceli’nin, Kocaeli’nin, Sivas’ın, Konya’nın, Afyonkarahisar’ın ve Ankara’nın bereketli topraklarına sapasağlam basmaktadır.

Bu masanın çapı; -Edirne’den Hakkari’ye, Muğla’dan Artvin ve Ardahan’a, İzmir’den Van’a, Sinop’tan Hatay’a; 81 ilimizi kapsayacak kadar geniştir.

Bu masa Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı’nı belirleyecek, parlamento aritmetiğinde de çoğunluğu belirleyerek ülkemizin sorunlarına kalıcı çözüm üretecektir.”

Paylaş