Akşener: Kılıçdaroğlu, Oğan’a ve İnce’ye istediği görevleri verebilir

Akşener: Kılıçdaroğlu, Oğan’a ve İnce’ye istediği görevleri verebilir

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 14 Mayıs cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinin ardından yaptığı ilk açıklamada, “Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun 13. Cumhurbaşkanımız olarak seçilmesi için hepimiz en şiddetli şekilde, elimizden gelenin sonuna kadar çalışacağız” dedi. Akşener, yüzde 5,3 oranında oy alan Ata İttifakı adayı Sinan Oğan ile görüşmediğini, bu konuda Millet İttifakı’nın adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yetkili olduğunu belirterek, “Oğan ya da bir başka arkadaşımız, İnce de dahil, her türlü görüşme yetkisini, talepleri varsa o talepleri yerine getirme yetkisini verdik. Her türlü görevi, talebi yerine getirebilir” dedi.

İyi Parti lideri Akşener, ikinci tura kalan cumhurbaşkanı seçimleri, kampanya süreci ve sandık güvenliği hakkında konuştu.

Akşener, “Ya 2019’da PKK’ya, 2023’te de Hizbullah’a sırtını dayayanları seçeceksiniz, ya da ülkemizde terörün gölgesini bile barındırmayacak olanları seçeceksiniz. Ya ‘Suriyelileri gönderemeyiz’ diyenleri seçeceksiniz ya da ‘göndereceğiz’ diyen bizleri seçeceksiniz” ifadesini kullandı.

Akşener; DEVA Partisi lideri Ali Babacan’ın “Eğer Cumhur İttifakı Anayasa değişikliği konusunda ‘Gelin beraber çalışalım’ derse ona da hazırız” sözleri üzerine, “Bazen ne söylediğiniz değil, ne zaman söylediğiniz önemlidir” yanıtını verdi.

Akşener, 14 Mayıs seçimlerine ilişkin olarak ilk kez yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Kılıçdaroğlu’nun potansiyel seçmeni, sandığa gitmeyen, geçersiz oy atan ve Erdoğan’a oy vermeyen seçmen; Kılıçdaroğlu’na verilen oy düşüldükten sonra 12 milyondan fazla.

Bu seçim, 0-0 ile başlayan ve bir referandum haline dönmesi gereken bir seçim.

14 Mayıs’tan sonra İyi Parti olarak neler yaptık? Millet İttifakı liderleri ile sandık güvenliği başta olmak üzere 2. tura yönelik görüşmeler yaptık ve sadece Kılıçdaroğlu’na çalışılacağı için merkezinin CHP olduğu iletişim dilinin CHP tarafından organize edildiği ortaya konulduğu bir çalışma gerçekleştirildi ve bir kampanya grubu kuruldu.

Kanaat önderi dediğimiz pek çok insan üzerinde etkili olan, kendi çevremizdeki pek çok insanla bire bir görüşmeler yaptım.

Partimizin yetkilisi konumunda olan tecrübeli arkadaşlarımız da benzer çalışmalar yaptılar.

81 ildeki tüm teşkilatlarımız, eski ve yeni vekillerimiz çarşambadan itibaren saha çalışmasına başladılar.

Kılıçdaroğlu’nun 13. Cumhurbaşkanı seçilmesi için hepimiz en şiddetli şekilde, elimizden gelenin sonuna kadar çalışacağız.

İlk turda tercihini Erdoğan’dan yana kullanan ya da Kılıçdaroğlu’ndan yana kullanmayan ama Erdoğan’a oy vermeyen vatandaşlarımızla görüşmeler yapacağım.

İstanbul’da da yoğun bir saha çalışması programı olacak, akşam gidiyorum.

İlçelerimizde önce görünür bir şekilde çalışma, arkasından hemşehri dernekleri, daha sonra ev toplantıları, ev ziyaretleri, mikro bazda bir çalışma yapacağım.

Millet İttifakı’nın adayının mutlaka kazanması gerektiğini ortaya koyan bir seçim oldu. Erdoğan’ın kazanması halinde hem Meclis hem ucube sistemin seçtirdiği partili cumhurbaşkanlığı sistemi bir daha Türkiye’de tartışılamaz bir hale gelir ve buna mutlaka mani olmalıyız. Meclis Cumhur İttifakı’nın bileşenlerinin olabilir ama daha da elzem halde Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı seçilmesi lazım ki bu ucube sistemin denge ve denetleme mekanizmasının oluşabilmesi için…

Sadece kendiniz değil, özellikle İyi Parti olarak aileniz, dostlarınız, arkadaşlarınızın arkadaşlarını büyük bir çaba harcayarak sandığa götürüp Kılıçdaroğlu’na oy verdirin.

28 Mayıs’ta vereceğiniz kararla; ya seçim kazanmak uğruna kadınlara şiddeti, ölümü, tacizi, tecavüzü ve hatta sahiplendirilmeyi reva görenleri seçeceksiniz; ya da kadınların, çocukların gençlerin hakkını hukukunu koruyup iyileştirmek isteyenleri seçeceksiniz.

Ya; dün olduğu gibi milli bayramlarda Atatürk’ümüzün adını bile anmamak için her şeyi yapanları seçeceksiniz ya da her milli bayramı Atatürk’ümüzün adıyla, iziyle kutlayanları seçeceksiniz.

Ya ne mutlu Türküm demekten rahatsız, cumhuriyet değerlerimize gıcık olanları seçeceksiniz ya da varlığım Türk varlığına armağan olsun diye ant içenleri seçeceksiniz.

Ya 2019’da PKK’ya, 2023’te Hizbullah’a sırtını dayayanları seçeceksiniz ya da ülkemizde terörün gölgesini bile barındırmayacak olanları seçeceksiniz.

Ya gücünü mafyalardan alanlardan, ya da gücünü yalnızca milletin iradesinden alanları seçeceksiniz.

Ya ensar diye diye ülkemizi yol geçen hanına döndüren, vatandaşlığımızı pazarlayanları seçeceksiniz; ya da hududumuzu namus, nüfus cüzdanımızı tapu bilenleri seçeceksiniz.

Ya Suriyelileri gönderemeyiz diyenleri seçeceksiniz ya da tüm oyunları bozarak, Avrupa’nın göçmen hendeği olmayı reddedenleri, sığınmacıları ülkelerine gönderecekleri seçeceksiniz.

Ya düşman karşısında kan döküp kardeş olmuş büyük bir milleti birbirine düşman etmeye ant içenleri seçeceksiniz ya da Türkiye’nin birliğini ve beraberliğini demokrasi ile taçlandırmaya vaat eden Kılıçdaroğlu’nu seçeceksiniz.

Ya öfkesi, kini ve hırsı ile ülkemizi ele geçirilmesi gereken bir kupon arazi olarak gören Erdoğan’ı seçeceksiniz; ya da saygı, sevgi, empati kültürünü benimseyen Kılıçdaroğlu’nu seçeceksiniz.

Türk milleti olarak bu seçimle birlikte önümüzde iki seçenek var: Sarayın büyüyen gölgesinde kayıp mı olacağız, millet iradesini yeniden hakim mi kılacağız?

Yandaşların yol düzenine yol mu vereceğiz, zenginlik ve refahı mı seçeceğiz.

Ülkemizi devam eden bir yıkımın son halkasına mı bırakacağız, köprüden önce son çıkışla yeni bir yolun önünü mü açacağız?

Milletimiz güç hırsından yolunu kaybetmiş birinin ihtiraslarına teslim olmayacak.

Kazanmaktan başka seçeneğimiz yok. İstibdada dur demeye devam edeceğiz, kahrolsun istibdad, yaşasın hürriyet diyeceğiz, adalet diyeceğiz.

En sonunda dün olduğu gibi bugün de istibdadcılar gidecek, biz kazanacağız, milletimizle tarih yazacağız.

Seçim günü ıslak imzalı bütün tutanakları bizim ilçelerimiz CHP ilçesine, onlar CHP illerine sonra da genel merkezine gönderilecek. Bütün sandıkları aynı şekilde insan unsurumuzun, avukatlarımızı ve bilgiyi, sonuçları tek bir alanda toplayacağız. Şu anda 2000 sandığa itiraz etmiştik, bir kısmı tamamlandı. 2 şehrimizdeki vekil itirazlarımız devam ediyor.

Soru-cevap
(Babacan’ın parlamenter sisteme geri dönüş desteği veririz açıklaması) Bazen ne söylediğiniz değil, ne zaman söylediğiniz önemlidir.

(Sinan Oğan) Ben görüşme yapmadım. Aday olarak Kılıçdaroğlu’nu gösterdik ve arkasındayız. Seçim gününe kadar da elimizden ne geliyorsa yapacağız. Kendisine, sayın Oğan ve bir başka arkadaşımız dahil olmak üzere, İnce de dahil, her türlü görüşme yetkisini, talepleri varsa o talepleri yerine getirme yetkisini, genel başkanlar olarak kendisine yetki olarak verdik. Bu görüşmeleri Kılıçdaroğlu yönetiyor o yüzden. Arzu ettikleri her türlü görevi, görevlendirmeyi, talebi talebi yerine getirebilir.

Büyük iftiralara uğradık, o kadar ağır, yoğun iftiralar atıldı ki bazı vatandaşlarımız muhtemelen inandılar. Siyasetçi seçmeni anlamak zorundadır. Daha net, açık bir biçimde biz bu iftiralara maruz kaldık ama bunu hak etmedik, biz bu değiliz demek için… Süre çok az. O nedenle yapılan bir çalışma bu, doğru anlatırsak sonuç olabiliriz.

Miting olmayacak. Yapacağımız iş, tek tek ikna…”

Paylaş