Erdoğan yine sabır istedi: ‘Hepimiz aynı gemideyiz’

Erdoğan yine sabır istedi: ‘Hepimiz aynı gemideyiz’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kabine toplantısının ardından açıklama yaptı. Erdoğan, “Ekonomi ile ilgili bütün kurumlarımız sorumluluklarını yerine getirmektedir. Önümüzdeki yılın ilk ayları itibari ile hayat pahalılığı ile mücadele daha ileriye götürülecek. Vatandaşlarımızdan sadece sabır ve destek istiyoruz” dedi.

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yaklaşık 2,5 saat süren kabine toplantısının ardından açıklama yaptı. Erdoğan, kabine toplantısının ardından, “Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) mısır alım fiyatını, destek hariç, ton başına 5 bin 700 lira olarak uygulayacak” dedi.

Erdoğan, ders kitaplarının yanında yardımcı kaynakların ücretsiz olarak öğrencilere dağıtılacağını duyurdu. Erdoğan, uzman ve başöğretmenlik sınavına ilişkin ise, “Uzman ve başöğretmenlik kadrolarına 614 bin 446 başvuru oldu. Bu öğretmenlerimizin büyük bölümü gerekli eğitimleri tamamladılar. Yüksek lisans, doktora yapmış olan 90 bine yakın öğretmenimiz yapılacak sınavdan zaten muaf. Diğer öğretmenlerimize, sınavı boykot çağrısı yapılmasını en başta milli iradenin tecelligahı olan Meclis’imize saygısızlık olarak görüyoruz” diye konuştu.

Erdoğan özetle şöyle konuştu:

“GAZİANTEP VE MARDİN’DEKİ ELİM KAZALAR TÜM BOYUTLARIYLA SORUŞTURULMAKTADIR”

“Sözlerime, Gaziantep ve Mardin’de meydana gelen trafik kazalarında hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileyerek başlamak istiyorum. Bu kazalarda ve Rize’de meydana gelen bir başka kazada yaralanan vatandaşlarımıza da Allah’tan şifa niyaz ediyorum. Gaziantep ve Mardin’deki elim kazalar tüm boyutlarıyla soruşturulmaktadır. Biz ülkemizin dört bir yanında vatandaşlarımız güvenle, konforla, hızla istedikleri yerlere gidebilsinler, lojistik hizmetleri kesintisiz sürdürebilsin diye cumhuriyet tarihinin en büyük ulaştırma yatırımlarını yaptık. Buna rağmen akıl almaz facialarla karşılaşmaktan dolayı üzüntülüyüz. Yapılan soruşturmalar neticesinde failler hakkında gereken işlemler elbette yapılacaktır. Bununla kalmayacak, benzer kazaların bir daha yaşanmaması için trafik ve araç güvenliği başta olmak üzere her alanda ihtiyaç duyulan tedbirleri belirleyerek süratle uygulamaya geçireceğiz.

“AMACIMIZ PUTİN VE ZELENSKİ’Yİ ÜLKEMİZDE BİR ARAYA GETİRMEK”

Balkanlardaki dost ve kardeşlerimizle yakın ilişkililerimizi sürdürmeye, bilhassa bölgedeki kırılganlığın arttığı şu dönemde özel önem veriyoruz.

Eylülün ilk haftasında da üç ülkeyi kapsayan bir Balkan turuna çıkacağım.

Türkiye olarak bu savaşın önce önüne geçmek ardından da barışla sonuçlanması için her türlü gayreti gösterdiğimize herkes şahit. Tahıl krizinin önüne geçecek mekanizmanın kurulması da yine bizim gayretlerimizle mümkün olmuştur.

Amacımız, uzak olmayan bir tarihte Sayın Putin ve Sayın Zelenski’yi ülkemizde bir araya getirerek bu krizi kökünden çözecek yolu açmaktır.

“YARIN FİLİSTİN DEVLET BAŞKANI SAYIN ABBAS’I MİSAFİR EDECEĞİZ”
Yarın Filistin Devlet Başkanı Sayın Abbas’ı misafir edecek, çarşamba günü Müteahhitler Birliği’nin ödül törenine katılacağız. Perşembe günü Ahlat’tayız. Cuma günü Malazgirt’te olacağız. Sayın Bahçeli ile birlikte bu iki önemli programımızı gerçekleştireceğiz. Anadolu’yu bizlere vatan olarak bırakan ecdadımızı yad edeceğiz.

Önümüzdeki haftanın ilk gününde Büyük Taarruzun 100’üncü yılının heyecanının Kütahya ve Afyonkarahisar’daki programlarda vatandaşlarımızla birlikte yaşayacağız.

“SON DÖNEMLERDE, ÜLKE VE MİLLET OLARAK BİZİ EN ÇOK ZORLAYAN KONUNUN EKONOMİ OLDUĞU BİR GERÇEKTİR”

Son dönemlerde, ülke ve millet olarak bizi en çok zorlayan konunun faiz, kur, enflasyon denklemiyle sınandığımız ekonomi alanı olduğu bir gerçektir. Dünyadaki gelişmeleri ve ülkemizin gücünü dikkate alarak ekonomimizi mahvetmek tehdidi gibi açık ve alçak bir saldırıya maruz kaldığımız 2018’den itibaren bu alanda yeni programı hayata geçirmeye başladık.

Ülkemizi yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyüme esasına dayanan bu programın teorik arka planının ve uygulamadaki mantığının anlaşılması biraz vakit aldı. Biz ne yaptığımızı, niçin ve nasıl yapacağımızı gayet iyi bildiğimiz için işimize baktık. Ekonomide köklü bir dönüşümü adım adım hayata geçirdik.

“ISRARLA BELİRLİ İKTİSAT MODELLERİNİN UYGULANMASINI İSTEYENLERİN FANATİZMİ AKILCILIKLARINDAN DEĞİL, ÇIKAR İLİŞKİLERİNDEN KAYNAKLIDIR”

Elbette mandacı iktisatçılar, programı kötülemek için dünyadaki örnekleri görmezden gelmeye, verilerin yarısını anlatıp diğer kısmının üzerini örtmeye devam ediyor. Akıl ve vicdan sahibi iktisatçılarımız ise detaylara ilişkin, kimi eleştirilerini söylemekle birlikte, programımızın mantığını ve amacını biraz mahcup ifadelerle olsa da takdir ediyor. İktisat teorileri ve uygulamaları, fizik ve matematik bilimleri gibi her yerde geçerli kuralları, formülleri, denklemleri olan konular değildir. Bu alana ilişkin teori ve uygulamalar her ülke ve toplumun şartlarına, kültürüne, birikimine, kabiliyetine, gücüne göre değişiklik gösterir. Yani bir ülkede başarılı olan bir modelin, diğer ülkede de aynı sonucu vereceğinin garantisi yoktur. Kendi eğitimlerine ve donanımlarına göre ülkemizde ısrarla belirli iktisat modellerinin uygulanmasını isteyenlerin fanatizmi akılcılıklarından değil, tembelliklerinden veya çıkar ilişkilerinden kaynaklıdır. Biz bu hakikati bildiğimiz için birilerinin ne dediğine değil, ülkemizin neye ihtiyacı olduğuna, milletimize verdiğimiz sözleri nasıl yerine getirebileceğimize bakıyoruz.

“BUGÜN YAŞADIĞIMIZ ENFLASYON, BÜTÇE VE İŞSİZLİK KAYNAKLI DEĞİL”
Biz enflasyon rakamlarının insanlarımızın hayatındaki olumsuz etkilerini her kesimini gelir seviyesini yükselterek bertaraf etmeye çalışırken, enflasyonu düşürecek tedbirleri de alıyoruz. Buna karşın, enflasyonsuz ekonomik iklimde yaşamaya alışmış ülkelerde bizimkiyle mukayese edildiğinde daha küçük görülen oranların etkileri çok daha derin ve yıkıcı hissediliyor. Ülkemizde son bir yıldır yaşadığımız yüksek enflasyonu 1994 ve 2001 krizleriyle karşılaştırmak sadece bize değil, vatandaşlarımızı da yapılmış bir haksızlık olur. Bugün yaşadığımız enflasyon bütçe ve işsizlik kaynaklı değil, küresel gelişmelerin tetiklediği fiyat hareketlerinin sonucudur. Yani maliyet odaklı enflasyondur.

Türkiye’deki durumu felaket tellalı edasıyla anlatanların niyeti başkadır. Bugünkü ekonomi programımızı 10 yıl, 15 yıl, 20 yıl önce belki bu cesaret ve kararlılıkla uygulayamayabilirdik. Çünkü o dönemlerde siyasi ve askeri gücümüz gibi ekonomik altyapımız da böyle bir politikayı destekleyecek konumda değildi.

“KİMSENİN PARASININ DEĞERİNDEN ENDİŞE EDEREK DÖVİZE VE ALTINA YÖNELMESİ İÇİN SEBEP KALMAMIŞTIR”
Vatandaşlarımızdan ve iş dünyamızdan tek ricam, kendi ülkelerine ve kendi paralarına güvenmeleri. Hepimiz aynı gemideyiz. Gemi hızla yol alırsa kazanan hepimiz olacağız. Su alırsak hepimiz boğulacağız. Tasarrufları kendi paramızda yaparken döviz ve altın gibi alternatiflerdeki kazanımlara karşı koruyacak her türlü mekanizmayı oluşturduk. Artık hiç kimsenin parasının değerinden endişe ederek dövize ve altına yönelmesi için sebep kalmamıştır.

“MISIR ALIM FİYATI, DESTEK HARİÇ, TON BAŞINA 5 BİN 700 LİRA OLARAK UYGULANACAK”
Toprak Mahsulleri Ofisimizin mısır alım fiyatını, destek hariç, ton başına 5 bin 700 lira olarak uygulayacak.

ERDOĞAN YİNE SABIR İSTEDİ
Ekonomi ile ilgili bütün kurumlarımız sorumluluklarını yerine getirmektedir. Önümüzdeki yılın ilk ayları itibari ile hayat pahalılığı ile mücadele daha ileriye götürülecek. Vatandaşlarımızdan sadece sabır ve destek istiyoruz.

Kamu çalışanlarının, ek gösterge meselesinden, sağlık çalışanlarının özlük hakları beklentilerine kadar pek çok konuyu çözdük. Gençlerimizin umutlarını güçlendirecek her adımı atıyoruz.

“UZMAN VE BAŞÖĞRETMENLİK KADROLARINA 614 BİN 446 BAŞVURU OLDU”
Ders kitaplarının yanı sıra yardımcı kaynakları da ücretsiz olarak okullar açıldığında öğrencilerimizin masalarında hazır edeceğiz.

Uzman ve başöğretmenlik kadrolarına 614 bin 446 başvuru oldu. Bu öğretmenlerimizin büyük bölümü gerekli eğitimleri tamamladılar. Yüksek lisans, doktora yapmış olan 90 bine yakın öğretmenimiz yapılacak sınavdan zaten muaf. Diğer öğretmenlerimize, sınavı boykot çağrısı yapılmasını en başta milli iradenin tecelligahı olan Meclisimize saygısızlık olarak görüyoruz. Daha önce de öğretmenler arasında ayrımcılık yaparak onlara hakaret edenlerin bu konudaki gayretlerinin ciddiye alınacak bir tarafı yoktur.

Sağlıkçılarımıza 14 Mart Tıp Bayramı’nda verdiğimiz sözleri birer birer yerine getiriyoruz. Bu çerçevede sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışan personele yönelik saldırıları katalog suçlar kapsamına alan kanun değişikliği yapıldı. Malpraktis sorunu çözüldü. Döner sermaye, ek ödemesi uygulaması üniversite hastaneleri dahil tüm sağlık kuruluşlarına teşmil ediyor. Hekimlerin emekliliklerinde hak kaybına yol açan bordro sistemindeki düzenlemeyi 2008 sonrasını kapsayacak şekilde tamamladık.”

Paylaş