Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yeni anayasa ekonomiden sosyal hayata, ülkemizin meselelerinin çözümünü daha da hızlandıracak

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yeni anayasa ekonomiden sosyal hayata, ülkemizin meselelerinin çözümünü daha da hızlandıracak

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yeni anayasa, sivil siyasetin alanını genişleterek, ekonomiden sosyal hayata, ülkemizin meselelerinin çözümünü daha da hızlandıracaktır.” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Danıştay Konferans Salonu’nda düzenlenen İdari Yargı Günü ve Danıştay’ın 156. Kuruluş Yıl Dönümü Töreni’nde konuştu.

Danıştay’ın 156’ncı kuruluş yıl dönümü ile ” Danıştay ve İdari Yargı Günü”nü kutlayarak sözlerine başlayan Erdoğan, Danıştay mensuplarıyla en son 3 Ekim 2023’te eğitim tesisinin açılışı ile Uluslararası Yüksek İdari Yargı Mercileri Birliği Yönetim Kurulu toplantısının kapanışında bir araya geldiklerini hatırlattı.

Danıştay Başkanlığına tekrar seçilen Zeki Yiğit’i kutlayarak, kendisine üstün muvaffakiyetler niyaz eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şura-yı Devlet’ten bu yana, 156 yıldır Danıştay çatısı altında görev yapan tüm hakimlerimizi ve personelimizi şükranla yad ediyorum. Görev sürelerini başarıyla tamamlayan Danıştay mensuplarına kıymetli hizmetlerinden dolayı ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum.” dedi.

Danıştay’ın, devlet geleneğindeki devamlılığın simgelerinden olduğunu söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:

“Danıştay, Türkiye Cumhuriyeti’nin kökü mazide olan atide bir devlet olduğunu gösteriyor. 1,5 asrı aşan tarihiyle Danıştay, hem ecdattan bize kalan bir miras hem de güçlendirerek gelecek nesillere bırakmamız gereken bir emanettir. İnşallah bu emanete hakkıyla sahip çıkmaya devam edeceğiz. Hukuk devletinin en temel ilkelerinden biri olan idarenin yargısal denetimidir. Bu ilkenin hayata geçmesi ancak idarenin her türlü eylem ve işlemlerinin yargı denetimine tabi olmasına bağlıdır. Bu misyonun ülkemizdeki temsilcisi de Danıştay’dır.

Danıştay’ımız idarenin yargı yoluyla denetlenmesinin yanı sıra kamu ile vatandaş arasındaki ihtilafların çözümünde de nihai karar vericidir. Kararlarıyla alt derece mahkemelerine rehberlik eden Danıştay, Anayasa ve yasalarında uygulanmasını da garanti ediyor. Yüksek mahkemelerimizin her biri, kendi görev alanları içerisinde adaletin en iyi, hızlı ve etkin şekilde tecellisi için çalışıyor. Türk milleti adına karar verme onurunu ve mesuliyetini taşıyan yargı organlarımızın her biri ülkemizde huzurun, güvenliğin, kalkınmanın, demokrasinin ve sosyal barışı muhafazasının teminatıdır. Bu konuda en küçük bir şüphe, en küçük bir tartışma yoktur.”

“Topluma güven veren ve erişilebilir adalet sistemi de bekamızın güvencesidir”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Makamlarımızdan ve unvanlarımızdan öte 85 milyonun bir ferdi olarak hepimiz şu gerçeğe yürekten inanıyoruz, nasıl geç gelen adalet, adalet değilse topluma güven veren ve erişilebilir adalet sistemi de bekamızın güvencesidir. Tüm mahkeme salonlarımızda bulunan ‘Adalet mülkün temelidir’ yazısı, hem bu hakikati bize hatırlatır hem de medeniyetimizin, adaletin tesisine verdiği ehemmiyeti ortaya koyar.” dedi.

Devletin adaletle hükmettiği, adalet dağıttığı ve adaletin tecellisini sağladığı müddetçe güçlü ve dimdik ayakta olduğunu vurgulayan Erdoğan, adaletin olmadığı yerde huzur ve refahın olmayacağını, milleti bir arada tutan bağın zayıflamaya başlayacağını söyledi.

Bunun için adli ve idari yargı fark etmeksizin, adliyenin kapısını adaletin kapısı haline getirdikleri ölçüde, geleceğe güvenle bakılabileceğine inandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

“Tabii burada şu hususu ifade etmek durumundayım. Biz adalete büyük önem veren ama aynı zamanda yakın tarihinde pek çok adaletsizliğe şahitlik etmek zorunda kalan bir milletiz. Adaletsizlik duygusunun, insanımızın gönül dünyasını nasıl kırılmaya yol açabileceğini, demokrasi mücadelemiz boyunca bizzat yaşadık, gördük. 27 Mayıs darbecilerinin, gerçek bir mahkemeden ziyade kötü bir tiyatroyu andıran Yassıada’da işledikleri hukuk katliamlarını unutmuyoruz. Rahmetli Menderes, Zorlu ve Polatkan’ın idamı üzerinden geçen 63 yıla rağmen milletimizin kalbinde bir yara olarak halen kanıyor.

12 Eylül dikta rejiminin güya adaleti tesis maksadıyla bir sağdan bir soldan dar ağacına gönderdiği gençlerin acısı hiç dinmedi. 28 Şubat döneminde adeta koro halinde darbecilere alkış tutanların hukuk sistemimize verdikleri zararın telafisi yıllar aldı. 17-25 Aralık yargı-emniyet girişiminin faillerinin sebep oldukları sıkıntıların hala yükünü çekiyoruz. 15 Temmuz’da ödediğimiz ağır bedeller ise ortadadır. Bir gecede 253 insanımızı şehit verdiğimiz bu ihanetin merkezinde sadece eli silah tutanlar değil, üniformalı ve cübbeli örgüt militanlar da vardı. Şayet darbeci alçaklar başarılı olsalardı yeni Yassıadalar kuracaklar, kan dökecekler, yeni hukuk cinayetleri işleyeceklerdi.”

Paylaş