Site icon Altıok Haber

Baro başkanları Metin Feyzioğlu’nu alana almadı

Baro başkanları, direniş alanına 27 saat sonra gelen Metin Feyzioğlu’na sırtlarını döndü ve alana girmesine izin vermedi. Başkanlar, Feyzioğlu’na “Bunların sorumlusu sensin, sana rağmen baroları böldürmeyeceğiz. İstifa et Metin Feyzioğlu” diyerek tepki gösterdi.

AKP ve MHP’nin Avukatlık Kanunu’nda ve baroların seçim sisteminde değişiklik yapmak istemesine karşı birçok ilden “Savunma Yürüyor” sloganıyla 19 Haziran günü yürüyüşe geçen baro başkanları ve avukatlar dün Ankara’ya ulaştı.

Ankara-Eskişehir yolu üzerinde Ankara Barosu ile buluşup Anıtkabir’e yürümek isteyen gruba “Valilik izni yok” gerekçesi ile izin verilmedi. Bunun üzerine oturma eylemi başlatan baro başkanlarının bekleyişi sürüyor.

“BUNLARIN SORUMLUSU SENSİN”

Yürüyüşe destek vermeyen ve bugün alana gelen Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, baro başkanlarının protestosu ile karşılaştı.

Metin Feyzioğlu’na sırtlarını dönen ve alana girmesine izin vermeyen baro başkanları, “Bunların sorumlusu sensin, sana rağmen baroları böldürmeyeceğiz. İstifa et Metin Feyzioğlu!” dedi.

Feyzioğlu ile Avukattlar arasında şu diyaloglar yaşandı:

Feyzioğlu(F): Hepinize geçmiş olsun arkadaşlar
Avukatlar (A): Sayenizde oldu.
F: Sayemde olmadı ama birliğimizi bozduğunuz için olabilir mi?
A: Birliği siz bozdunuz.
F: Öyle sanıyorum ki bu durum çözülecek.
A: Çözülüyor merak etmeyin ama sizden sebep değil.
A: Size ihtiyacımız yok. Gölge etmeyin.
A: Çözüyordunuz madem dün çözseydiniz.
F: Peki geçmiş olsun
A: Bize ‘terörist’ denirken neredeydiniz. Bunlar senin yüzünden oluyor.

Feyzioğlu’ndan eleştirilere yanıt: İstifa etmemi gerektiren herhangi bir durum yok

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, gazeteci Cüneyt Özdemir’in YouTube kanalında canlı yayında açıklamalarda bulundu. Kendisine yönetilen

Feyzioğlu, “Neden detsek vermek yerine Anıtkabir’e gittiniz?” sorusuna, “biz o yürüyüşe katılmak istemedik. O da bizim hakkımız. Her dünya görüşünden insanın gittiği bir yer Anıtkabir. Benim önerdiğim programı bazı baro başkanları tasvip etmedi” diye yanıt verdi.

Feyzioğlu’nun, “Benim tercih ettiğim yöntem slogan atmak değil” diyerek eylem yapan baro başkanlarını eleştirmesi sonrasında Cüneyt Özdemir’den “Haksızlık etmeyin!” tepkisi geldi.

Feyzioğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“İnsan en yakınındakine kızar. Kime sabaha kadar, Ankara’nın dünkü yağmurunda bırakırsanız öfkeden saldıracak yer arar. Bir kısmı kendine göre haklıdır da öfkesinde. Bir kısmı duygusaldır. Hepsi başımın üstüne. Şu an onlara tek söz söylenemez. Neden? Çünkü çok zor şartlarda sabahı ettiler. Ve temel hakları ilan edildi. Silahsız saldırısız yürüyüş hakkı temel haktır.

“Metin Bey siz dün akşam rahat uyuyabildiniz mi? Bu kadar baro başkanı Ankara’da yağmurun altında, etrafları polis tarafından çevriliyken nasıl bir gece geçirdiniz merak ediyorum?”

Tabii, ben 48 saattir ayaktayım. Hiç uyumadım. Dün gece barolar birliğinde sabah beşe kadar telefon görüşmeleri yaptım. İlk derdimizi açacağımız bakan Adalet Bakanı’dır. Buradaki yanlışlık şu; sabahleyin otobüslerin önü kesilmeseydi demokratik bir yürüyüş olacaktı. O da 150 metre bir yürüyüştü. Sonra otobüslere binilecek ve Anıtkabir’e gidilecekti. Gerçekten ben anlamıyorum, doğru bulmuyorum önlenmesini. Girişinizi izledim çok spekülasyonlar yapılıyor. Haklı da dışarıdan görüldüğü şekilde. Cüneyt Bey ben arkadaşlarım yürüyüş kısmına sıcak bakmıyoruz. Bir yöntemdir bu. Sizin bir haber sunma yönteminiz vardır, müzakere yöntemi vardır. Yürüyüş kısmı Türkiye Barolar Birliği ve bazı baro başkanları tarafından doğru bir yöntem değil.

“Neden doğru bir yöntem değil? Demokratik bir hak değil mi sonuçta?”

Tabii, tabii. Doğru yöntem olmamasıyla hak olması ya da olmaması çok farklı. Benim o yöntemi uygulamıyor olmama, o yöntemi uygulanmaması gerektiğini göstermez. Ya da bir hukuksuzluk olduğunu asla göstermez. Tam aksine bir haktır. Ama bizim çözümü Meclis’te arıyor olmamız da yürüyüş yapan arkadaşlarımızca kınanamaz. Çünkü amaç aynı.”

“Hepsi başımın üstüne, onlara tek söz söylenemez. Çünkü çok zor şartlarda sabahı ettiler ve temel hakları ihlal edildi. Silahsız saldırısız yürüyüş hakkı temel haktır.”

“Ben 48 saattir ayaktayım, hiç uyumadım. Dün gece Barolar Birliği’nde sabah 5’e kadar telefon görüşmeleri yapıyordum.”

“Meclis başkanına hem şahsen gittim hem de en az dört kez aramışımdır. Saat 4.5-5. Çözüldü deniyor çözülmüyor. Soğuk yağmur yağıyor. Battaniye göndermek istiyorsunuz, içeri sokmakta sorun yaşıyorsunuz. Soktuk bir şekilde. Bir taraftan İbrahim Kalın’a mesaj atıyorum. Kiev’deymiş. Sayın Süleyman Soylu, sabah 9.30 gibi çözüyoruz. Bana birazcık vakit. Kaymakamların bir yemin töreni var. biter bitmez nasıl çözüleceğine dair sizi arayacağım’ dedi.”

“(Instagram’da fotoğraf paylaştınız. Doğal olarak ikiye bölündü gibi bir düşünce geliyor herkesin aklına…) Biz onların itilip kakıldığını bilmiyorduk. Biz arabalara bindiğimizde itiş kakışı öğrendik. Kabul edilemez bir şey. Bunların hepsi çok üzücü bir şey. Ben şunu soruyorum: Ne kazandık? Kanunu ben çıkarmıyorum. Bazı arkadaşların hedefinde ben varım, anlıyorum. Şu anda bizim çok yakın bir sorunumuz var o sorun da ben değiliz. Çoklu baro. ”

“(Sizin AK Parti’yi desteklediğiniz yönünde eleştiriler var. Destekliyor musunuz?) Hayır. Yürüyüşe yine gitmedim. Yürümüyorum. Çünkü Meclis’in kapısı açık. Ama bu soruları soracaksak, ki yine arkadaşlarım üzülecek.”

“(İstifa etmeyi düşünüyor musunuz?) İstifa etmemi gerektiren herhangi bir durum yok. Benle ilgili değil. Ben kanun koyucu değilim.”

Diliyorum iş çözülür. Yürüyorlarmış şimdi. Oradan Anıtkabir’e gideceklermiş. Bütün bunlar eğer o otobüslerin önü kesilmeseydi o kadar kardeşçe olacaktı ki. Herkes kendi tercih ettiği yolu izlemiş olacaktı. Yürümek istemeyenler de Anıtkabir’e gelecekti. Anlaşmayacaktık belki bazı baro başkanlarıyla ama uzaktan selamlaşacaktık. Anıtkabir’de buluşacak, bir ortak paydamız olacaktı. Ne kazandık buradan Türkiye olarak ben bunu soruyorum. (Bu soruyu kime soruyorsunuz?) Baro başkanlarına sormuyorum. Türkiye’ye soruyorum. Onlar Ankara’nın son 10 yılda gördüğü en şimşekli, yağmurlu günlerden birinde dışarıdalardı. Onlara şimdi hiçbir şey sormuyorum. Onlar istedikleri herkese kızabilirler.”

“(Barolar çoktan bölünmüşe benziyor. Ne dersiniz?) Fikri bölünmüşlükle kurumlara yansımamalıdır. Ankara Baro Başkanı belki benim istediğim kadar erken gitmeyecek ama gidecek. Ben istedikleri zaman gitmeyeceğim ama gideceğim Ama kurumlar kalacak.

“Yaklaşık 10-15 baro başkanı bana öfkeli. Onların öfkelenmeye hakkı var. Anıtkabir’e gidip onların orada ün bütün benlikleriyle hak ettikleri o yürüyüşü kendilerinin yapmasını istiyorum. Doğru olan o.

Kaynak: Sözcü / T24

Paylaş
Exit mobile version