Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) asgari ücret talebini açıkladı

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) asgari ücret talebini açıkladı

Enflasyon oranının açıklamasının ardından Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), 2023 yılı için asgari ücretin ne kadar olması gerektiğini açıkladı.

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) 2023 yılına ilişkin asgari ücret talebini açıkladı.

DİSK AR tarafından hazırlanan Asgari Ücret Araştırması’nı açıklayan DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu, tartışmalı ve eksik hesaplanan TÜİK verilerinde dahi enflasoynun yüksek olduğunu, emekçilerin enflasyonunun yüzde 125 ile yüze 140 arasında gerçekleştiğini aktararak, “İnsanca bir asgari ücretin net 13 bin 200 lira olması gerekir“ dedi.

Çerkezoğlu’nun asgari ücret ile ilgili olarak DİSK Genel Merkezi’nde yaptığı açıklama şöyle:

“Bugün yüksek enflasyon karşısında işçilerin, kamu çalışanlarının ve emeklilerin gelirleri hızla erimeye devam ediyor. Eksik hesaplandığını bu ülkede herkesin yaşayarak gördüğü TÜİK’in resmi verilerinde dahi enflasyon yüzde 84, gıda enflasyonu ise yüzde 103 civarında gerçekleşti. Emeklilerde ve düşük gelirlilerde gıda enflasyonu ise yüzde 131-151 bandında gerçekleşiyor.

Öte yandan yüksek enflasyon bölüşüm ve gelir dağılımını da olumsuz etkiliyor. Son yıllarda emeğin (işgücünün) yurt içi hasıla içindeki payı gerilerken sermayenin payı artmaya devam ediyor. Yoksuldan alıp zengine, ücretliden alıp sermayeye veren bu düzen, ücretlerin baskı altına alınmasına dayanıyor.

Sendikalaşma baskı altına alındıkça, toplu pazarlık kapsamı daraldıkça, grevler yasaklandıkça asgari ücretle çalışanların oranı yükseliyor. Öte yandan asgari ücretteki artışın diğer ücretlere yansıtılmaması nedeniyle, asgari ücret ortalama ücret haline geliyor. Ülkemiz “asgari ücretliler toplumu” haline gelirken, asgari ücret pahalılık ve zamlar karşısında her gün daha fazla eriyor.

Özetle bugün asgari ücreti konuşurken sembolik bir ücreti değil, ortalama ücreti konuşuyoruz. Bu koşullar altında asgari ücretin insanca yaşanacak bir ücret olarak saptanması yaşamsal önem taşıyor.

Bu raporda ortaya konan ve az önce özetlemeye çalıştığımız gerçekler çerçevesinde DİSK olarak asgari ücrete dair taleplerimiz şunlardır:

ASGARİ ÜCRET DEĞİL TOPLU PAZARLIK KAPSAMI GENİŞLETİLMELİDİR

Bugün asgari ücretle çalışanların oranının olağanüstü arttığı ülkemizde asıl meselemiz, ülkemizi bir asgari ücretliler toplumu olmaktan kurtarmak ve ücret düzeylerimizi toplu pazarlıkla, toplu sözleşmelerle belirlemektir. Temel meselemiz Türkiye’de sendikalaşma ve toplu pazarlık kapsamını artırmaktır. Milyonların asgari ücrete mahkûm edilmemesi için sendikal hakların kullanımının önündeki tüm yasal ve fiili engeller, barajlar kaldırılmalı, dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi toplu pazarlık kapsamı genişletilmelidir.

ASGARİ ÜCRETİN ORTALAMA BİR ÜCRET HALİNE GELDİĞİ DİKKATE ALINMALIDIR

Asgari ücret ülkemizde en düşük ücret değildir ve hızla ortalama ücret haline dönüşmektedir. Asgari ücret, milyonların meselesidir. Asgari ücret tespitinde bu gerçek dikkate alınmalıdır.

RESMİ ENFLASYON DEĞİL, KİŞİ BAŞINA GSYH ARTIŞI ESAS ALINMALI

Asgari ücret baskılanmış ve gerçeği yansıtmayan resmi enflasyona göre değil geçim şartlarına ve ekonomik büyümeye göre saptanmalıdır. Asgari ücret belirlenirken, dar gelirlilerin gıda enflasyonu ve kişi başına milli gelir artışı esas alınmalı, böylelikle asgari ücretin gerçek enflasyon karşısındaki kayıpları giderilerek büyümeden pay alması sağlanmalıdır.

ASGARİ ÜCRET YIL İÇİNDE TEKRAR BELİRLENMELİ

Yaşadığımız yüksek enflasyon koşullarında enflasyon tek haneli oranlara düşünceye kadar asgari ücret yılda dört kez belirlenmelidir.

ASGARİ ÜCRET ULUSLARARASI KURALLARA UYGUN SAPTANMALI

Türkiye’de asgari ücretin tespitinde uluslararası standartlara uyulmuyor. Birleşmiş Milletler, Uluslararası Çalışma Örgütü ve Avrupa Konseyi standartları dikkate alınmıyor. Asgari ücret tespitinde işçinin ailesi hesaba katılmıyor. Asgari ücret tespitine ilişkin 131 sayılı ILO Sözleşmesi onaylanmalı, Avrupa Sosyal Şartı’na asgari ücretle ilgili konan çekince kaldırılmalıdır. Asgari ücret, uluslararası standartlara uygun şekilde sadece bir işçi üzerinden değil işçinin ailesiyle birlikte geçinebileceği bir tutar olarak belirlenmelidir.

ASGARİ ÜCRET BELİRLENİRKEN GEÇİM ŞARTLARI GÖZÖNÜNDE BULUNDURULMALI

Asgari ücret bir geçim ücreti olmalıdır. Asgari ücret belirlenirken yoksulluk sınırı bir kriter olarak dikkate alınmalı ve bir evde iki çalışan olması varsayımından hareketle asgari ücret en az yoksulluk sınırının yarısı civarında olmalıdır. Yoksulluk sınırını gözden kaçıran bir asgari ücret Türkiye’de ücretiyle geçinen milyonları yoksulluğa mahkûm etmek anlamına gelecektir.

ASGARİ ÜCRET SONRASI İLK VERGİ DİLİMİ ORANI YÜZDE 10’A İNDİRİLMELİ

Asgari ücrete sağlanan vergi muafiyeti ve desteği yanında asgari ücret sonrası ilk vergi dilimine uygulanacak oran yüzde 10’a düşürülmelidir. Vergi dilimleri tarifesi en az kişi başına GSYH oranında artırılmalı, çalışanların yılın ilk aylarında üst vergi dilimlerine girmesi, yıl içerisinde ücretlerinin düşmesi engellenmelidir.

EN DÜŞÜK EMEKLİ AYLIĞI ASGARİ ÜCRET DÜZEYİNE YÜKSELTİLMELİ

2008 yılında çıkarılan 5510 sayılı Yasa’dan önce asgari ücretten düşük emekli aylığı söz konusu değildi. Günümüzde en düşük emekli aylığı Hazine tarafından karşılanan destekle 3 bin 500 TL’ye tamamlanmaktadır. En düşük emekli aylığı asgari ücret olmalı ve tüm emekli aylıkları da aynı oranda yükseltilmelidir.

ASGARİ ÜCRET EN AZ NET 13 BİN 200 TL OLMALI

Asgari ücret miktarı saptanırken asgari ücretin ortalama ücret olduğu gerçeği unutulmamalıdır. Gerek yüksek enflasyon, gerek yoksulluk sınırı, gerek gıda fiyatları artışı ve gerekse ekonomik büyüme dikkate alındığında asgari ücret en az net 13 bin 200 TL olmalıdır.

Dört kişilik bir ailenin asgari geçim şartlarını belirleyen yoksulluk sınırı 26 bin TL’nin üzerindir. Bir evde iki kişi çalıştığında yoksulluk sınırının aşılması gereklidir. Bu nedenle asgari ücret en az net 13 bin 200 TL olmalıdır. Bu miktar 2023 yılı içinde tekrar değerlendirilmelidir.

Bunun altındaki miktarlar adaletten uzak olacak ve bu ülkenin tüm değer ve güzelliklerini üretenlerin yoksulluğa mahkûm edilmesi anlamına gelecektir.

Ülkeyi yönetenlerin tercihleri, tarafı ve iradesi ne yönde olursa olsun, Türkiye işçi sınıfının da bunun karşısında göstereceği bir irade vardır, olacaktır.”

Paylaş