DİSK Genel Başkanı: Türkiye bir asgari ücretler toplumu haline gelmiş durumda

DİSK Genel Başkanı: Türkiye bir asgari ücretler toplumu haline gelmiş durumda

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu “Türkiye bir asgari ücretler toplumu haline gelmiş durumda. Bunun da işverenler açısından güvencesi işçilerin örgütsüz, sendikasız olmasıdır. Ülkeyi yöneten siyasi iktidar bütün bu haksızlıklara ve hukuksuzluklara en hafif deyimiyle sessiz kalarak ortak oluyor.” ifadelerini kullandı.

Radyo Sputnik’te konuşan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Türkiye’de işçilerin sendikalaşmasına karşı işverenlerin tutumlarını Ali Çağatay’la Seyir Hali programında değerlendirdi.

Çerkezoğlu, Türkiye’de işçilerin örgütlenmesindeki zorlukları “Türkiye’de her şey işçilerin sendikalaşmasının önünde engeldir. Yasalar, mevzuat, işveren ve hükümetin tutumu bütün bunlar sendikalaşmanın önündeki çok temel engeller. Türkiye’de emeğin ucuz ve güvencesiz çalıştırılması üzerine kurulu bir sistem var, ücretleri kamuda da özel sektörde de baskılamak üzerine kurulu. O nedenle Türkiye bir asgari ücretler toplumu haline gelmiş durumda. Bunun da işverenler açısından güvencesi işçilerin örgütsüz, sendikasız olmasıdır. İşverenler tümüyle yasal engelleri kullanarak çoğu zaman da fiili biçimlerde sendikalaşmayı engellemek yönünde bir irade gösteriyor. Sadece son on gün içerisinde biri Şanlıurfa biri Konya’da olmak üzere iki işyerimizde bunu yaşadık. Ülkeyi yöneten siyasi iktidar bütün bu haksızlıklara ve hukuksuzluklara en hafif deyimiyle sessiz kalarak ortak oluyor. İşverenler bu haksız ve hukuksuz uygulamaları yaparken iktidarın tutumundan cesaret alıyorlar” diye açıkladı.

‘İşçiler anayasal haklarını kullandıklarında işten çıkarılıyorlarsa bu ülkedeki anayasanın çiğnenmesi demektir’

Sendikalaşmanın anayasal hak olduğunu hatırlatan Çerkezoğlu, bu hakkın engellenmesi konusunda “Sendikalı olmak bütün çalışanlar açısından temel yasal ve anayasal haktır. İşçiler bu anayasal haklarını kullandıklarında işten çıkarılıyorlarsa çeşitli biçimde baskı görüyorlarsa bu ülkedeki anayasanın çiğnenmesi, ayaklar altına alınması demektir. Anayasayı güvence altına alması gereken de devlettir. Devleti yöneten siyasi iktidardır. Eğer işçiler anayasal hakkını kullandığı için işten çıkarılıyorsa o zaman kaldıralım anayasadan ‘işçilerin sendikalı olması yasaktır’ diyelim. Hem anayasada bu hakkı verip yasa çıkartıp hem de ‘işçiler sendikalı oldu’ diye işten çıkarmak, işsizlik ve yoksulluk ortamında ekmeğini elinden almak kabul edilebilir değil” dedi.

‘Tarihte emeğin örgütlü gücü zayıfladıkça demokrasi de hep gerilemiştir’

Çerkezoğlu, demokratikleşme ve sendikalaşmanın birbirini desteklediği görüşünü “Bir ülkede demokrasiden söz edeceksek demokrasinin en önemli kriterlerinden bir tanesi işçilerin örgütlülük düzeyidir. Bir ülkede sendikalar ne kadar güçlü ise o ülkede o kadar demokrasiden söz edilebilir. Örgütlenme özgürlüğünün olmadığı bir ülkede demokrasinin var olması zaten mümkün değildir. Nüfusun büyük bir çoğunluğunu oluşturan işçilerin örgütlülüğü ve hak arama yollarının açıklığı yaşanabilir ve demokratik bir ülkenin de teminatıdır. Bütün dünyada baskıcı otoriter liderlerin yükselişinden söz ediyorsak bunun altında yatan temel neden emeğin örgütlenmesinin engellenmesine dayalı sistemin kendisidir. Tarihte emeğin örgütlü gücü zayıfladıkça demokrasi de hep gerilemiştir” diye konuştu.

Paylaş