Muharrem İnce: 4 Eylül’de Sivas’tan ‘Bin Günde Memleket Hareketi’ başlatacağım

CHP’li Muharrem İnce, 4 Eylül’de Sivas’tan “Bin Günde Memleket Hareketi” başlatacağını açıkladı.

Cumhuriyet Halk Partisi’nden (CHP) ayrılarak yeni parti kuracağı iddiasıyla gündeme gelen Muharrem İnce, kameraların karşısına geçti. Arkadaşlarıyla başlattıkları ‘Bin Günde Memleket Hareketi’nin parti için bir muhalefet hareketi olmadığını söyleyen İnce, “Amacımız, karamsarlığı, umutsuzluğu yok etmek ve bir çıkış yolu göstermektir” ifadesini kullandı. “Milletimizin isteklerini kadromuzun vizyonlarıyla birleştirip yol yürüyeceğiz” diyen İnce, “4 Eylül’de Sivas’ta olacağız, memleket hareketini hep birlikte başlatacağız” dedi.

Sözlerine Ahmed Arif’in, “Hasretinden prangalar eskittim” şiirinden bir dize ile başlayan İnce, “Herkes konuştu. Bilen de konuştu bilmeyen de konuştu. Bir Muharrem İnce konuşmadı. Şimdi Muharrem İnce konuşacak” ifadelerini kullandı. Sözlerine iktidarı ve muhalefeti eleştirerek devam eden İnce, “Türkiye’nin hem iktidar hem muhalefet sorunu aynı anda vardır. Siyasi partilerin işleyişinde demokrasi kalmamıştır. Ne yazık ki bu kötü gidişattan Cumhuriyet Halk Partisi de nasibini almıştır” diye konuştu.

İnce, CHP’ye ilişkin olarak, “AKP çökecek. Bunu ben de görüyorum. Çökecek ama Türkiye’nin üstüne çökecek. AKP çökerken ne yazık ki CHP bir seçenek, bir alternatif rolü görmüyor, CHP sadece bir gözlemci olarak olayı seyrediyor. Çökse de, armut pişse de, ağzımıza düşse mantığıyla devam ediyor” eleştirisi getirdi. İnce, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu da, “Türkiye’nin sorunlarını ne tek adam iktidarı ne tek adam muhalefeti çözebilir. ‘Ben gidersem ülke dağılır’ diyenlerle, ‘Ben gidersem parti dağılır’ diyenlerin ortak noktaları oturdukları koltuklara duydukları aşktır” sözleriyle eleştiride bulundu.

Partiden ayrılıp ayrılmayacağı merak edilen İnce, “Ayrılsam bile Cumhuriyet Halk Partisi’ni yıpratmak için değil, kurtarmak için ayrılırım; tıpkı Atatürk’ün işgal altındaki o zamanki başkentimiz İstanbul’u kurtarmak için ayrılıp Ankara’ya gitmesi gibi” açıklamasında bulundu.

Daha önceki açıklamalarında da dile getirdiği gibi Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde partisi tarafından yalnız bırakıldığını bir kez daha belirten İnce, CHP’nin 13 bin sandıkta gözlemi bulundurmadığını öne sürdü. CHP’nin 4 milyon oyu “sokağa bıraktığını” söyleyen İnce, seçim sürecine ilişkin hakkında yapılan eleştirilere de şöyle yanıt verdi:

“Bana bilgi vermiyorlar. Nasıl çıkacağım milletin karşısına ben? Bilmiyorum ki. Krizi o yorgunlukla kötü yönetmiş olabilirim. Ama unutmayın ki bana veri vermediler, veremediler. Çünkü yoktu. 4 milyon oy sahipsiz bırakıldı. Seçim değerlendirme toplantısına çağrılmıyorum. Kortizonlu iğneleri yemiş hastalanmış kimseye çaktırmadan mitinglerini yapmışım. Kampanya geçmiş, seçimi tartışıyor parti kendi arasında, beni davet etmiyorlar arkadaşlar!”

Öte yandan İnce’nin İzmirli bir gencin kendisine yönelik ettiği hakaret üzerinden dile getirdiği, “Kızgın falan değilim ama dikkat et, her bahar bir parti değiştirip elinde Maraş’ın, Çorum’un kanı bulunan şimdi CHP’li gibi davrananlara da dikkat et. Oralarda geziyor. Asıl sarayın adamı odur. Her yeri karıştırmak için mükemmel özellikleri vardır onun” ifadeleri dikkatleri çekti.

Muharrem İnce’nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Mühürsüz oy pusulalarıyla kabul edilen Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi, ülkenin sorunlarını daha da derinleştirmiştir. Yargı bağımsızlığı kalmamış, mülk çökmüştür. Yargı iktidarın sopası hale gelmiş, yargısız infazlar yerini, yargıyla infaza bırakmıştır. Devlette kurum ve kurallar çökmüş tek adamın buyruklarının onları uygulayan mekanizmalar ortaya çıkmıştır. TÜİK, Merkez Bankası gibi kurumların bağımsızlığı yok edilmiş; bu kurumların kamuoyunda inandırıcılığı kalmamıştır. Bu dönemde din ve vicdan arasındaki bağ koparılmıştır. Hesap verme ile utanma arasındaki bağ koparılmıştır. Verimli tarım arazilerini amaç dışı kullanan, ata tohumlarının kıymetini bilmeyen; üretimi değil ithalatı özendiren; katma değerli ürün üretemeyen bu politikalar sonucunda ne yazık ki bizler zengin toprakların yoksul çocukları haline geldik. Enerji güvenliği ekonomik güvenliğimizin ve ulusal güvenliğimizin ulusal güvenliğimizin temel taşıdır. 2000 yılında enerjide dışa bağımlılığımız yüzde 60 iken bugün 72,4’tür. Doğalgaz’da dışa bağımlılığımız yüzde 99,6, petrolde yüzde 94,3’tür. Oysa Türkiye’de atıl bekletilen yenilenebilir enerji kaynakları devreye alındığında ve enerji verimliliği artırıldığında daha bağımsız, daha temiz insan ve doğa odaklı bir enerji geleceği mümkündür. Ülkemizde enerji sorunu değil enerji yönetimi sorunu vardır. Dış politikada denge politikaları kuramayıp, gel-gitler yaşayan, parasını ödediği savunma sistemlerini alamayan, kullanamayan, sorunlarını ertelemeyi tercih eden bir ülke haline geldik. Mavi Vatan olarak tanımlanan 462 bin kilometrekarelik denizel alanda büyük bir zenginlik bulunmaktadır. Bu alandaki haklarımızı korumak partiler üstü bir anlayışla ele alınmalıdır. Türkiye’deki muhalefet bu konuda yüksek sesle destek mesajı vermelidir.

Bugün ülkemizde 18 yılın sonunda işsizliği artıran milli geliri düşüren ekonomide memnuniyeti buzdolabı satışına bağlayan bir cumhurbaşkanı var. Oysa önemli olan buzdolabının olması değil içinin dolu olmasıdır. Türkiye’yi, bu noktaya lider partileri getirmiştir. Türkiye’nin hem iktidar hem muhalefet sorunu aynı anda vardır. Siyasi partilerin işleyişinde demokrasi kalmamıştır. Ne yazık ki bu kötü gidişattan Cumhuriyet Halk Partisi de nasibini almıştır.

Cumhuriyet Halk Partisi tarihinde ilk kez Meclis Grup Başkanvekilleri seçimle göreve gelmiyor. Kaldırıldı, genel başkan onları atıyor. CHP ile özdeşleşmiş olan öz seçim artık yok.”

“Kurultay iradesini tanımayan bir genel başkanımız var artık”

“Değerli basın mensupları kurultaylarımızda 5 dakika konuşabilmek için büyük mücadele vermek gerekiyor. 1950-60 arasında CHP çok kötü günler yaşamıştır. İktidarı devretmiştir. Bu 10 yılda 7 kurultay yapmıştır. Ve bugünlerde ilerlemiş yaşına rağmen genel başkanımız rahmetli İsmet İnönü o kurultayları saatlerce, günlerce, haftalarca sonuna kadar izlemiştir. Bugün kurultayda CHP’nin genel başkanı bir konuşmacıyı dahi dinlememiştir. Kendisi konuşup çekip gitmiştir. Haftasonu yapılan Kadın Kolları Kurultayı’na ise katılma dahi zahmeti göstermemiştir. Kurultayın seçmediği parti meclis üyesini iki satırlık bir yazıyla ‘siz seçmezseniz seçmeyin, ben genel başkan yardımcısı görevini ona veririm’ diyerek kurultay iradesini de tanımayan bir genel başkanımız var artık.

“CHP önce kendi evlatlarına güvenmelidir”

Bir siyasi parti ‘Ömrüm CHP zihniyetiyle mücadele etmekle geçti’ diyen dostlarına değil önce kendi gücüne ve kendi evlatlarına güvenmelidir.

“Ayrılsam bile Cumhuriyet Halk Partisi’ni yıpratmak için değil, kurtarmak için ayrılırım”

CHP, içişleri bakanlığı’na dilekçeyle kurulmuş bir parti değildir. Onun için CHP’den ayrılırken de dilekçeyle ayrılınmaz. Ayrılsam bile Cumhuriyet Halk Partisi’ni yıpratmak için değil, kurtarmak için ayrılırım. Tıpkı Mustafa Kemal Atatürk’ün işgal altındaki o zamanki başkentimiz İstanbul’u kurtarmak için ayrılıp Ankara’ya gitmesi gibi. Salıdan salıya iktidarın stratejik olarak kuyuya attığı taşları temizlemek ve laf yetiştirmek, kolay yolu seçmek muhalefet olarak kalmaktan memnun olmak demektir. AKP çökecek. Bunu ben de görüyorum. Çökecek ama Türkiye’nin üstüne çökecek. AKP çökerken ne yazık ki CHP bir seçenek, bir alternatif rolü görmüyor, CHP sadece bir gözlemci olarak olayı seyrediyor. Çökse de, armut pişse de, ağzımıza düşse mantığıyla devam ediyor.

Kılıçdaroğlu için Erdoğan benzetmesi: Ortak noktaları oturdukları koltuklara duydukları aşktır

Türkiye’nin sorunlarını ne tek adam iktidarı ne tek adam muhalefeti çözebilir. Ben gidersem ülke dağılır diyenlerle ben gidersem parti dağılır gidenlerin ortak noktaları oturdukları koltuklara duydukları aşktır. İşler kötüye giderken kendi hatalarını dış mihraklara bağlayanlarla kendileri gibi düşünmeyenlere ‘sarayın adamı’ deyip ihanetle suçlayanlar aynı yolun yolcusudur. Türkiye seçeneksiz değildir. Türkiye saray rejimine mecbur ve mahkûm da değildir. Bizim başlattığımız hareket bir muhalefet hareketi değildir parti içi muhalefet hareketi hiç değildir. Amacımız, karamsarlığı, umutsuzluğu yok etmek ve bir çıkış yolu göstermektir.”

“Bu hareket gücünü de finansmanını da milletten alacaktır. Milletimizin isteklerini kadromuzun vizyonlarıyla birleştirip yol yürüyeceğiz. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde nasıl millet bizi finanse ettiyse yine edecektir. Dolar 7.20’leri aşmışken,i hukuk çökmüşken bu millet hiç hak etmediği acılarla boğuşuyorken yola çıkmanın tam zamanıdır. Bu nedenle 4 Eylül’de Sivas’ta olacağız, memleket hareketini hep birlikte başlatacağız. Bizim hareketimizde asla Atatürk düşmanları olmayacaktır. ”

“Bütün bu anlattıklarım yıl içinde bir cumhuriyet öğretmeninin ülkesiyle ilgili güzel düşleri vardır ama bunun içinde milletin haklı sebepleri vardır. size kısa sürede tanıtacağım alanında uzman memleket işlerine çözüm üreten arkadaşlarımızla birlikte yollara düşeceğiz.”

Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin açıklama

“Bana yakın isimleri aday yapmıyorlar. Örgütlere para göndermiyorlar. Kazanmasın diye ellerinden geleni yapıyorlar. Geldik seçim gecesine. Ne yapıyorsunuz? diyorum. Bana bilgi vermiyorlar. Nasıl çıkacağım milletin karşısına ben? Bilmiyorum ki. Sabah oldu, aldınız mı tutanakları diyorum, aldık, tamam o zaman teşekkür ederim. YSK’ya yazı yazdım, CHP kaç sandıkta gözlemci barındırmadı? 13 bin sandıkta gözlemcisi yokmuş. 4 milyon oy yapar mı. 4 milyon oyu sokağa bıraktılar. Bana neredeydin diye soranlardan özür diliyorum. Krizi o yorgunlukla kötü yönetmiş olabilirim. Ama unutmayın ki bana veri vermediler, veremediler. Çünkü yoktu. 4 milyon oy sahipsiz bırakıldı. Seçim değerlendirme toplantısına çağrılmıyorum. Kortizonlu iğneleri yemiş hastalanmış kimseye çaktırmadan mitinglerini yapmışım. Kampanya geçmiş, seçimi tartışıyor parti kendi arasında, beni davet etmiyorlar arkadaşlar!”

Yerel seçimlere ilişkin ‘Kürt’ açıklaması

“Bize Kürt vatandaşlarımız kazandırdı. Ama seçimden sonra CHP Kürt vatandaşlarımıza yürekten bir teşekkür edemedi. Ben yüreğimi açarak teşekkür ediyorum Kürt vatandaşlarımıza. Bu başarıyı küçümsemiyorum ama elimize taş basıyoruz, bu Erdoğan’ı cezalandırmak istiyoruz onun için size oy veriyoruz diyen Kürleri yok sayamazsın.”

Beni saray destekliyormuş. Neden desteklememeli onu anlatayım. Cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP’den muharrem İnce kaç puan fazla aldı? 8 puan. Bu 8 puanı HDP’lilerden, İyi Partililerden, MHP’lilerden, AKP’lilerden aldı. Erdoğan AKP-MHP toplam oylarından daha az oy aldı. Oylar bana geldi. Yani ben AKP’den ve MHP’den oy alabilme ihtimali olan bir adamım. Millet İttifakı’nın içinde olduğuma göre mantıklı değildir bu söylem. O piyasada saray bunu destekliyor diyenler CHP içindeki rant baronlarıdır.

“Yandaş medyaya gelince. Bana olan yakınlığımız gözlerimi yaşartıyor. Ne kadar çok beni seviyormuşsunuz da ben anlayamamışım! Ama memleket hareketi gerçekleri haykırmaya başladığında ekranlarınızı bana kapatacağınızı biliyorum ama merak etmeyin memleket hareketi medyayı da özgürleştirecektir.”

“İzmir’de bir genç kardeşim hakaret etmiş bana. Onun gözlerinden öperim. Biz de genç olduk bunu anlıyorum. Ama yanlış yapmıştır. Gelip seni bulacağım seninle endüstri 5.0 konuşacağız. Kızgın falan değilim ama dikkat et, her bahar bir parti değiştirip elinde Maraş’ın, Çorum’un kanı bulunan şimdi CHP’li gibi davrananlara da dikkat et. Oralarda geziyor. Asıl sarayın adamı odur. Her yeri karıştırmak için mükemmel özellikleri vardır onun.”

Paylaş