Erdoğan’dan “Yastık altındaki dövizleri ekonomiye kazandırın” çağrısı

Erdoğan’dan “Yastık altındaki dövizleri ekonomiye kazandırın” çağrısı

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan “Bankada, yastık altında, kasasında parası, dövizi bulunan herkese yatırım, istihdam, üretim, ihracat temelleri üzerine inşa ettiğimiz yeni ekonomi politikamızın getirdiği fırsatları değerlendirmeye davet ediyorum” dedi.

Kabine toplantısının ardından konuşan Erdoğan, ekonomik gelişmelere değinirken “Ne yaptığımızı biliyoruz” diye konuştu. Türkiye’nin kurtuluşunu küresel çıkar odaklarının güdümündeki reçetelerde değil yatırımlarda, istihdamda, üretimde, ihracatta ve cari fazlada gördüklerini söyleyen Erdoğan şöyle devam etti:

“Önümüzde zorluklar yok mu, elbette var. Bunların en başında gelen dünyadaki enerji ve gıda fiyatlarındaki yükseliştir. Bir süre sonra, ben inanıyorum, bu da dengeye oturacaktır. Bu belirsizliğin ortadan kalkması bizim de önümüzü daha rahat görmemizi sağlayacaktır. ÜFE ve TÜFE arasındaki büyük fark gelişmiş ekonomileri sarsmayı sürdürecektir.

“Bu tablo bizim üretim ve ihracat konusundaki hedeflerimize ulaşmamız için ihtiyacımız olan zamanı kazandıracaktır. Üretim ve istihdamı adım adım daha ileri taşıyacağız. Bir müddet sonra bu süreç çalışanların ücretlerinden kamu gelirlerine kadar her alanda kazanç olarak kendini hissettirmeye başlayacaktır. Biz ne yaptığımızı biliyoruz, nasıl yapacağımızı biliyoruz, nereye gideceğimizi biliyoruz, ne elde edeceğimizi biliyoruz.”

“Gözünün yaşına bakılmayacak”
Erdoğan, ‘Türkiye’nin tarihin en kritik ekonomik mücadelelerinden birini verdiğini’ öne sürerek “Fırsatçılık peşinde koşanları ne tarih, ne millet affeder. Bu konunun serbest piyasa ekonomisiyle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Bu sistem piyasa kuralları içinde hareket etmeyenlere kati surette izin verilmemesini gerektirir” ifadesini kullandı. Erdoğan, “Büyük hedeflere doğru ilerlerken insanlarımızın günlük hayatlarında yaşadığı sıkıntıları da görmezden gelmiyoruz” derken, ‘girdi maliyeti ve kurdaki yükselişle izah edilemeyecek şekilde fiyat artışı yapanların gözünün yaşına bakılmayacağını’ söyledi.

“Bu dönemde yapılacak yatırımların getiri nesiller boyu devam edecektir”
Erdoğan, bankada, yastık altında ya da kasasında parası, özellikle de dövizi bulunan herkesi yeni ekonomi politikasının getirdiği fırsatları değerlendirmeye davet etti. “Fiyat ve kur artışlarının yol açtığı dalgalanma bir süre sonra mutlaka duracaktır ama bu dönemde yapılacak yatırımların sağlayacağı helal ve istikrarlı getiri nesiller boyu devam edecektir” diyen Erdoğan, salgınla birlikte yeniden yapılanan küresel ekonomik sistemde yıldızı parlayan ülkelerin en başında Türkiye’nin geldiğini söyledi. Erdoğan, “Tasarrufu bulunanların da bu atılıma katılmaları halinde ülkemiz dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girebilecek seviyeye ulaşacaktır” ifadesini kullandı.

Kabine toplantısının ardından konuşan Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

“Bu edepsizlik Meclis’in ikinci büyük partisinin genel başkanı tarafından sergilenmiştir. TBMM Genel Kurulunu partisinin genel merkezi ya da kafaları dumanlı dostlarıyla atıp tuttuğu bir ortam zanneden bu zata Yunus’un diliyle cevap vermek istiyorum. “Girdim ilim meclisine, eyledim kıldım talep, dediler ilim geride, illa edep, illa edep”. Millete söyleyecek hiçbir sözü, vizyonu olmayanların içlerindeki kiri, kini, nefreti bu tarz davranışlarla dışa yansıttıkları görülüyor. İktidarın sadece hayatını kurmakla bile bu derece kendini kaybedenlerin, ülkenin başına ne felaketler getireceğinin takdirini milletimize bırakıyoruz.

“Yeni Hazine ve Maliye Bakanımız Nureddin Nebati Beye bir kez daha başarılar diliyorum. Kendisinin üstlendiği görevi, maliye politikalarımızı, yeni ekonomi programımız doğrultusunda güçlü bir şekilde yürüteceğine inanıyorum.

“Pazartesi ve salı günleri Yüksek Stratejik Komitemizin 7. toplantısını gerçekleştirmek üzere Katar’a resmi bir ziyaret gerçekleştirdim. Toplam 84 mutabakat imzalayarak işbirliğimizi sürekli ileriye taşıdık. Cumartesi günü Siirt’te 112 milyon dolarlık ilk etabını hizmete açtığımız tamamı 500 milyon doları bulacak çinko tesisi yatırımı Katarla yürüttüğümüz ekonomik ilişkilerimizin örneklerinden biridir. Ziyaretlerimiz sırasında Katar’ın ülkemize yapması konusunda mutabık kaldığımız 15 milyar dolarlık yatırıma yapılacak ilave yatırımlarla kapsamlı görüş alışverişlerinde bulunduk. Önceki hafta Abu Dabi Veliaht Prensi’nin ülkemizi ziyareti de Körfez bölgesiyle yeniden yükselme sürecine giren ilişkilerimizin bir başka örneğiydi. BAE’nin ülkemize yapacağı 15 milyar dolarlık yatırımın müjdesini de kamuoyuyla paylaştık. Türkiye’nin yatırım atağı her alanda hızla sürmektedir. Geçtiğimiz aylarda 1,4 milyar dolar yatırım bedeli olan uluslararası ortaklı bir petrokimya tesisisin temelini atmıştır, Cezayir-Türkiye. Yüzlerce dev yatırımı yakından takip ediyoruz.

“Türkiye’nin kurtuluşunu işte bu örneklerde olduğu gibi kendi kaynaklarını harekete geçirecek yatırımlarda, üretimde, istihdamda, ihracatta görüyoruz. Biz 19 yılda sahip olduğumuz muazzam altyapıyı işte bunun için inşa ettik. Biz 19 yıldır bunca okulu, bunca üniversiteyi, bunca hastaneyi, bunca adliye saraylarını, bunca güvenlik sistemini işte bunun için kurduk. Biz 19 yıldır onca mücadeleyi işte bunun için verdik. Gelin hep beraber bu imkanları 2023 hedeflerimizi hayata geçirmek, 2053 vizyonumuzu şekillendirmek için kullanalım. Bir olarak, iri olarak, diri olarak, kardeş olarak, hep birlikte Türkiye olarak inşallah bunu da başaracağız.

“Ülkemizi 19 yıldır hakka, hakikate, hakkaniyete dayalı bir demokrasi ve kalkınma anlayışıyla yönetiyoruz. Türkiye’de bu kavramlardan nasibini almamış bir zihniyet hep olmuştur. Hiç şüphesiz bundan. sonra da olacaktır. Tek parti faşizmiyle başlayıp darbeler ve vesayet rejimiyle süren, gerektiğinde terör örgütleri dahil her türlü şer şebekesiyle işbirliğine giren bu zihniyet her defasında milletimizin irfanına ve izanına çarpmıştır. Son 8 yılda milletimiz aleyhine konum alan bu zihniyet ekonomide yaşanan değişimi de saptırmaya çalışıyor. Biz ülkemizi yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve büyüme. Hedef bu. Bu zihniyet yüksek faizle ekonomiyi soğutmak, küçültmek ve dolayısıyla istihdamı azaltmak istiyor. Biz Türkiye siyasi, sosyal, ekonomik, askeri her alanda bölgesel ve küresel güç haline gelsin diyoruz. Bu zihniyet ülkemizi tüm siyasi ve ekonomik iddialarından vazgeçirerek eskiye döndürmek istiyor. Biz insanlarımızın refahını yükselterek enflasyonu düşüreceğiz diyoruz, bu zihniyet Türkiye’yi ekonomik ve siyasi boyunduruk altına almak istiyor. Biz 2008 krizinin Türkiye’yi teğet geçeceğini söylediğimizde birileri bunu istihza ile karşılamıştı. Salgın döneminde de yine benzer bir tabloyla karşı karşıya kaldık. Küresel ekonominin yüzde 3,4 küçüldüğü geçen yıl, biz büyüme kaydettik.

“Önümüzde zorluklar yok mu, elbette var. Bunların en başında gelen dünyadaki enerji ve gıda fiyatlarındaki yükseliştir. Bir süre sonra, ben inanıyorum, bu da dengeye oturacaktır. Bu belirsizliğin ortadan kalkması bizim de önümüzü daha rahat görmemizi sağlayacaktır. ÜFE ve TÜFE arasındaki büyük fark gelişmiş ekonomileri sarsmayı sürdürecektir. Bu tablo bizim üretim ve ihracat konusundaki hedeflerimize ulaşmamız için ihtiyacımız olan zamanı kazandıracaktır. Üretim ve istihdamı adım adım daha ileri taşıyacağız. Bir müddet sonra bu süreç çalışanların ücretlerinden kamu gelirlerine kadar her alanda kazanç olarak kendini hissettirmeye başlayacaktır. Biz ne yaptığımızı biliyoruz, nasıl yapacağımızı biliyoruz, nereye gideceğimizi biliyoruz, ne elde edeceğimizi biliyoruz. Milletimizden bize güvenmesini ve sabırlı olmasını istiyorum. Türkiye’nin asırlardır teşebbüs ettiği ama geriye giden büyük kalkınma hamlesinin önü inşallah bu defa kesilemeyecektir. Gelişmiş ülkeler arasında hakkımız olan yeri aldığımız bu günleri başarı olarak hatırlayacağız. Geçmişte Türkiye hep başkalarının reçeteleriyle sıkıntıları çözmeye çalışmıştır. Dünyadan ve kendimizden çıkardığımız dersler ışığında kendi hikayemizi yazıyoruz. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin hızla devasa bir işsizlik krizine doğru gittiği bir dönemde biz yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve büyüme odaklı politikalarımızla vatandaşlarımızın işlerini, aşlarını, geleceklerini güvence altına almaya çalışıyoruz. Ülkemizin gerektiğinde 40 milyona kadar çıkabilecek işgücünün her birine bu imkanı sunmak istiyoruz. İstihdamdaki her artış milli gelirimize yukarı yönlü katkı sunmaktadır. Cari fazlayı oluşturduğumuzda gereken kaynak kendiliğinden ortaya çıkacaktır. Ülkemizin dünya pazarlarından aldığı payı katlayarak artıracağız. Türkiye geçtiğimiz 19 yılda toplamda 14 trilyon dolara yakın milli gelir üretmiş, bunun da 4’te 1’ini yatırıma kullanmış bir ülke olarak hedeflerine ulaşabilecek güce, imkana, kalibreye, kapasiteye sahiptir. Bu süreçte ödediğimiz bedeller elde edeceğimiz kazançlar yanında çok küçük kalacaktır. Dar gelirliler, ücretlileri, emekliler başta olmak üzere milletimizin üzerine binen yükü azaltmak için gereken adımları birer birer atıyoruz. Uyguladığımız sosyal devlet ve kapsamlı sosyal yardım politikalarıyla bugüne kadar ülkemizde hiç kimseyi sahipsiz bırakmadık, bundan sonra da bırakmayacağız. Geçtiğimiz hafta küçük ve orta ölçekli, işletmelerimize yönelik ilave 10 milyar liralık istihdama teşvik paketiyle 10 milyar dolarlık ithal ikamesi destek paketinin müjdesini paylaşmıştık. Bugün de salgın döneminde başlattığımız esnaf kredilerine hazine faiz desteğiyle ilgili bilgiler paylaşmak istiyorum. Desteği 2021’de devam ettirerek esnafımızı yükselen faizlerin yükünden koruduk. 2021’de kullanılan 60 milyar liralık esnaf kredisinin 5,2 milyar liralık faiz yükünü hazine üstlenmiştir. Önümüzdeki sene 26 milyar lirayı bulacaktır. Esnafımızın ilave yük altına girmeden işini gücünü sürdürmesini sağlamış olacağız. Bilindiği gibi ülkemizde bu yıl yaşanan kuraklık nedeniyle buğday, arpa, çavdar, yulaf, nohut ve mercimek üreticilerimiz verim kaybına uğradı. 650 bin üreticimize 2,6 milyar lira kuraklık desteği ödemesini aralık ayının ikinci haftasında çiftçilerimizin hesaplarına yatırıyoruz. Yeni hasat sezonunda destekleme politikalarımızı girdi fiyatlarında yaşanan yükselişleri dikkate alarak belirleyeceğiz. Ülkemizdeki her kesim gibi, çiftçilerimizin de mağduriyetine meydan vermeyeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. İlave destek programlarımızı kamuoyuyla paylaşmaya devam edeceğiz.

“Avrupa’da yeniden yükselişe geçen salgın ülkemizde kontrol altındaki seyrini sürdürüyor. Dikkati ve tedbiri elden bırakmadan salgının hayatımız üzerindeki olumsuz etkilerini tümüyle ortadan kaldırana kadar mücadeleye devam ediyoruz.

“Büyük hedeflere doğru ilerlerken insanlarımızın günlük hayatlarında yaşadığı sıkıntıları da görmezden gelmiyoruz. Özellikle fahiş fiyat artışları konusundaki her şikayeti dinliyor, ciddiyetle takip ediyoruz. Tüm bakanlıklarımıza, kurumlarımıza talimat veriyorum, girdi maliyeti ve kurdaki yükselişle izah edilemeyecek şekilde artış yapan kimsenin gözünün yaşına bakılmayacaktır. Türkiye tarihinin en kritik ekonomik mücadelelerinden birini verirken fırsatçılık peşinde koşanları ne tarih, ne millet affeder. Bu konunun serbest piyasa ekonomisiyle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Bu sistem piyasa kuralları içinde hareket etmeyenlere kati surette izin verilmemesini gerektirir. Dünyanın her yerinde de serbest piyasa ekonomisi bu şekilde işler, işletilir. Aşırı fiyat yükselten ve stokçuluk yapanlarla sonuna kadar mücadele etmekte kararlıyız. Hiç kimsenin kazancında gözümüz yoktur, mücadele ettiğimiz tek şey sömürüdür. Bu sömürü emek üzerinden yapılsa da, mal ve hizmet üzerinden yapılsa da, para üzerinden yapılsa da karşıyız. Vatandaşlarımız kazansın, üreticilerimiz, sanayicilerimiz kazansın. Ülkemiz ve milletimiz hep beraber kazansın ki hedeflediğimiz refah düzeyine ulaşabilelim. Bankada, yastık altında, kasasında parası, özellikle dövizi bulunan bireylere ve kurumlara çağrı yapmak istiyorum: Herkesi yeni ekonomi politikamızın getirdiği fırsatları değerlendirmeye davet ediyorum. Fiyat ve kur artışlarının yol açtığı dalgalanma bir süre sonra mutlaka duracaktır ama bu dönemde yapılacak yatırımların sağlayacağı helal ve istikrarlı getiri nesiller boyu devam edecektir. Salgınla birlikte yeniden yapılanan küresel ekonomik sistemde yıldızı parlayan ülkelerin en başında Türkiye vardır. Bunun için ülkemizin potansiyelini tam manasıyla harekete geçirebilmemiz gerekiyor. Sanayicilerimizin, ihracatçılarımızın, üreticilerimizin bu konudaki gayretlerini yakından takip ediyorum. Tasarrufu bulunanların da bu atılıma katılmaları halinde ülkemiz dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girebilecek seviyeye ulaşacaktır. Ülkemizdeki fiyat artışı sorununun arzdaki bozulmadan değil, girdi fiyatlarındaki belirsizlik ile açgözlülükten kaynaklandığını biliyor ve bunun da tedbirlerini alıyoruz. Milletimizin her bir ferdinden bu tarihi mücadelede bize destek vermesini bekliyoruz. Haksız kazanç hırsına, ihtirasına kapılarak önümüzdeki bu fırsatı kaçırırsak yarın evlatlarımızın yüzüne bakamayız. 1000 yıl önce bize bu toprakları vatan yapan ecdat gözünü kırpmadan canını vermiştir. Cumhuriyetimizi kurarken sadece topraklarımızı değil, siyasi ve ekonomik istiklalimizi de boyunduruk altından kurtarmak için yola çıkmıştık. Bugün bu bin yıllık yürüyüşün yeni ve çok önemli bir safhasındayız. İnşallah bu onurlu başarının altına hep birlikte imza atacağız.”

Paylaş