Erdoğan, Ekonomi Reform Paketi’ni açıkladı

Erdoğan, Ekonomi Reform Paketi’ni açıkladı

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ekonomi Reform Paketi’ni açıkladı. Erdoğan, “Yeni dönem dört temelin üzerinde bina edilecek. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat. Bu amaçla harcama disiplini, kamu borç yönetimi vergi düzenlemeleri kamu alım ihaleleri gibi hususları kapsayan yeni politikaları hayata geçiriyoruz” derken, faaliyete geçecek yeni uygulamalara ilişkin bilgi verdi.

Haliç Kongre Merkezi’nde yaptığı konuşmayla Ekonomi Reform Paketi’nin ayrıntılarını aktaran Erdoğan, ‘Türkiye’yi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olma hedefine ulaştıracaklarını’ söyledi. Erdoğan, “İthal girdi kullanımını azaltmış, katma değerli üretimle ihracatta yeni rekorlar kıran, yerli ve milli bir ekonomi hedefliyoruz” ifadesini kullanırken, reform paketinde yer alan maddeleri şöyle açıkladı:

“Makroekonomik istikrar kapsamında, kamu maliyesi, enflasyon, finansal sektör, cari açık ve istihdam alanlarına odaklandık. İstikrarı sürdürmek için makro politikalar yanında bir dizi yapısal tedbirin ve dönüşümün gerçekleştirilmesi şart. Harcama disiplini, kamu borç yönetimi, vergi düzenlemeleri, kamu alım ihaleleri, kamu-özel işbirlikleri ve kamu iktisadi teşebbüsleri gibi hususları kapsayan yeni politikaları hayata geçiriyoruz.”

“İkide bir fiyat istikrarı diyorlar ya, biz onu bir kenara koyduk”
Mali disiplinin en temel öncelik olduğunu vurgulayan Erdoğan, “İkide bir fiyat istikrarı diyorlar ya biz onu bir kenara koyduk. Yeni dönem dört temelin üzerinde bina edilecek. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat. Bu amaçla harcama disiplini, kamu borç yönetimi vergi düzenlemeleri kamu alım ihaleleri gibi hususları kapsayan yeni politikaları hayata geçiriyoruz” dedi.

Erdoğan, TBMM’nin bütçe hakkının kapsamının belirtirken, “Şeffaflık ve hesap verilebilirliği artırıyoruz. Bunun için iki önemli politika değişikliğine gidiyoruz. İlk olarak verimli olmayan döner sermayeyi kapatıyor, diğerlerini de kademeli şekilde merkezi yönetim bütçesine, Meclis denetimi kapsamına alıyoruz” şeklinde konuştu.

850 bin esnafa yönelik vergi muafiyeti
Pakette 850 bin esnafa yönelik vergi muafiyetinin yer aldığını söyleyen Erdoğan, “Kuaför, tesisatçı, tamirci, gibi esnafımızı gelir vergisinden muaf tutuyor, beyan yükümlülüklerini de kaldırıyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı’na bağlı Ekonomi Koordinasyon Kurulu ve Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı Finansal İstikrar Komitesi adıyla iki yeni yapı oluşturulacağını söyleyen Erdoğan, TÜİK’in ilişkili kuruluşa dönüştürüleceğini duyurdu.

Erdoğan, istihdamın desteklenmesi amacıyla likidite sıkıntısı çeken mikro ve küçük ölçekli firmalar için bir defaya mahsus, KGF kefaletiyle 24 ay vadeye yayılabilecek 6 ayı geri ödemesiz 100 bin TL’ye kadar kredi sağlanacağını açıkladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 3 ayda bir reform takip toplantılarıyla programın uygulama başarısını değerlendireceklerini söyledi.

İşte Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Sık sık ekibimle bir araya geldim ve değerlendirmeleri bu şekilde yaparak son şeklini verdik. Sizlere kitapçıklar dağıtacağız ayrıca ülkemizdeki büyükelçilere, uluslararası camiaya da dağıtacağımız kitapçıklar var. Ardından bakanlıklarımız ve partimizin ilgili tüm birimleriyle bu konular masaya yatırıldı. Bu süreci en başından itibaren takip ettik. Yönlendirdik ve nihai şeklini verdik. Türkiye’nin, bu üç kelimenin altını özellikle çiziyorum, istihsal mücadelesini istiklal ve istikbal mücadelesi kadar önemli görüyoruz. İnşallah bu yol haritasını kurumlarımızla, iş dünyasıyla tüm paydaşlar hep birlikte hayata geçireceğiz. Türkiye’yi dünyasının en büyük ilk 10 ekonomisi haline getirmek için gece gündüz çalışacağız. O günlerin çok yakın olduğuna yürekten inanıyoruz. Yakın tarihe baktığımızda ülkelerin ekonomilerinin en çok siyasi istikrarsızlıklardan ve güven ikliminin zarar görmesinden etkilendiğini görüyoruz. Biz de 2002 yılından beri Türkiye’yi istikrar ve güven esasına göre büyütüp geliştirmenin mücadelesini veriyoruz. Türkiye uzunca bir dönem koalisyonların yol açtığı istikrarsızlıkların terör ve kaos ortamının tetiklediği güvensizlik ikliminin ağır bedellerini ödemiştir. Bu tablo ülkemizin uluslararası siyasi ekonomik sosyal krizlere de hazırlıksız yakalanmasına yol açmıştır. Tek başımıza iktidarda bulunduğumuz dönemlerde de bu sıkıntıyı gördüğümüz için sürekli tetikte olduk. 2013 sonrasındaki pek çok siyasi sosyal ekonomik bütün bu sarsıntıları başarıyla göğüslemeyi ve ülkemizi 2023 hedefleri rotasında tutmayı başardık. Ülkemizin yönetim sistemini değiştirme talebimizin gerisindeki en önemli sebep eski yönetim sisteminin kırılganlıklara yol açtığı tehlikeleri yakından görmüş olmamızdır. Hamdolsun Cumhur İttifakı’nın anlayış birliği ve milletimin desteğiyle CHS’ne geçerek Türkiye’yi bu kırılgan siyasi iklimden kalıcı olarak kurtardık. Artık bu ülkede hiç kimse hiçbir kesim hiçbir odak millete rağmen devleti ve toplumu yönetme hevesine kapılamayacaktır. Siyasi istikrarı kurumsallaştırdık. Türkiye bölgesel ve küresel nice krize rağmen gücünü koruyor.

Hamdolsun sağlıktan üretime güvenlikten sosyal yaşantıya kadar bu sınamayı başlarıyla yaşadık. Elbette sıkıntılar yaşadık yaşıyoruz ama bunların hiçbiri de üstesinden gelinemeyecek hususlar değildir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki tabloya baktığımızda Türkiye’nin bu kriz sürecinde olumlu yönde nasıl ayrıştığını daha iyi görebiliyoruz. Mesela 2020 yılından dünya ekonomisi yüzde 3,5 küçüldü, küresel ticaret yüzde 10’a yakın daraldı. küresel borç toplamı 282 trilyon dolara ulaşarak tarihin en yüksek seviyesini gördü. Gıda fiyatları dünya çağında son 6.5 yılın metal fiyatları ise son 9.5 yılın rekorunu kırdı. Salgının yıkıcı etkileri henüz sona ermediği gibi her geçen gün yeni tehditler ortaya çıkıyor . Aşı ve ilaç alanındaki gelişmelerde elbette umutları artırıyor. Bununla birlikte 100’ün üzerinde ülkenin hala aşıya erişememiş olmasını dünyadaki eşitsizliğin çarpıcı bir örneği olarak hafızalarımıza nakşediyoruz. Halbuki aşı ve ilaç adil bir şekilde tüm ülkelerin kullanımına açılmadıkça dünyanın zenginlerinin de huzur bulamayacağı büyük ekonomilerinin istikrar kazanacamayacağı ortadadır. Dünyada böyle bir şey yaşanırken Türkiye ne yaptı? Öncelikle hiçbir vatandaşımızın mağdur olmaması için devletimizin bütün imkanlarını seferber ettik. Elimizdeki imkanları kardeşlerimizle de birlikte paylaştık. Adil sosyal güvenlik sistemimiz sayesinde hiçbir insanımızı salgın karşısında çaresiz ve tek başına bırakmadık. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin sağladığı koordinasyon ve yönetim kapasitesiyle proaktif, esnek politikaları hayata geçirerek Türkiye’yi pek çok ülkeden olumlu yönde ayrıştırmayı başardık. Türkiye’nin her türlü farklı senaryoya hazırlıklı olduğunu ve hızlı hareket edebildiğini tüm dünyaya gösterdik. Salgına rağmen 2020 yılında yüzde 1,8 oranında büyüdük. G20 ülkeleri, arasında ekonomisini reel olarak büyütmeyi başaran iki ülkeden biri olduk. Çin’in ardından ikinci sırada yer aldık.

Özellikle yılın ikinci yarısında aldığımız tedbirler ve destek paketlerimiz sayesinde dünyada ekonomisi büyütebilen nadir ülkelerden biri olduk. Diğer yandan üzerine daha güçlü biçimde odaklanmamız gereken hususlar olduğunu b iliyoruz. karşılaştığımız her türlü problemin üzerine nasıl çözüm odaklı bir şekilde ısrarla gittiysek bugün de aynısını yapıyoruz. Ülkemizi güçlendirecek reformları hayata geçirecek adımları hiç tereddüt etmeden atıyoruz. Reform programımızla güçlü yönlerimizi perçinlerken sorun gördüğümüz alanlar için de gerçekçi ve ayakları yere sağlam basan çözümler getiriyoruz

Biz bugüne kadar hiçbir problemi halının altına süpürmedik. Gelişmenin, dönüşümün ve tekamülün hayatın bir gerçeği olduğuna inanıyoruz. Yıllardır hep bu anlayışla çalıştık.

Güçlü, sağlam ve her türlü şoklara dirençli bir ekonomiye giden yol makro ekonomik istikrarın tesisinden ve devamlılığından geçiyor. İstikrarı sürdürmek için makro politikalar yanında bir dizi yapısal tedbirin ve dönüşümün gerçekleştirilmesi şart. Bu sebeple açıklayacağımız reformların omurgasını makro ekonomik ve yapılar politikalar oluşturuyor. Makro ekonomik istikrar kapsamında kamu maliyesi, enflasyon, cari açık ve istihdam alanlarına odaklandık. Yapısal politikalar tarafında ise kurumsal yapının güçlendirilmesi, yatırımların teşvik edilmesi, rekabet politikaları , piyasa denetim ve gözetimini reform kapsamına aldık.

“İkide bir fiyat istikrarı diyorlar ya, biz onu bir kenara koyduk”
İlk reform alanımız risklere karşı daha güçlü bir kamu maliyesi yapısını oluşturmak olacaktır. Önümüzdeki dönemde de güven ve istikrara bağlı mali disiplin en temel önceliğimizdir. İkide bir fiyat istikrarı diyorlar ya biz onu bir kenara koyduk. Yeni dönem dört temelin üzerinde bina edilecek. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat. Bu amaçla harcama disiplini, kamu borç yönetimi vergi düzenlemeleri kamu alım ihaleleri gibi hususları kapsayan yeni politikaları hayata geçiriyoruz.

Harcama disiplini konusunda önceliği bütçe politikalarına veriyoruz. Meclis’in bütçe hakkının kapsamını genişletirken şeffaflık ve hesap verilebilirliği artırıyoruz. Bunun için iki önemli politika değişikliğine gidiyoruz. İlk olarak verimli olmayan döner sermayeyi kapatıyor, diğerlerini de kademeli şekilde merkezi yönetim bütçesine, Meclis denetimi kapsamına alıyoruz.

İkinci olarak bütçe dışında gerçekleştirilen özel hesap uygulamalarını acil ve zorunlu olanlarla sınırlandırarak bu kriterleri karşılamayanları kademeli olarak kaldırıyoruz. Böylece bütçede birlik ilkesini güçlendirmiş oluyoruz. İsrafa kesinlikle tahammülümüz olmadığı için kamu idarelerinde tasarruf anlayışını yaygınlaştıracak önemli düzenlemeleri hayata geçiriyoruz.

Kamuda taşıt alımı ve kiralanması temsil ve ağırlama gibi harcama alanlarına sınırlamalar getiriyoruz.

Kamu personeliyle ilgili iş ve işlemlerin tek bir idare tarafından yürütülmesini sağlıyoruz.

Merkezi ve yerel yönetimlerin sosyal yardım verilerini bütünleşik sosyal yardım bilgi sistemine entegre ederek veri paylaşımını sağlıyoruz.

Bütçe sonuçlarını , hedeflerimizi üç ayda bir kamu maliyesi raporuyla milletimizle paylaşıyoruz.

Halkımızın ödediği her bir kuruş verginin nerelere harcandığını görebilmesi için maliye politika uygulamalarını yakından takip edebilmesini temin ediyoruz.

Borç stokunun dış şoklara karşı duyarlılığını azaltabilmek için döviz cinsi borçların toplam borç stoku içindeki payını düşürüyoruz. Türk Ağırlıklı olarak Türk Lirası cinsi senetleri kullanacağız.

Borçlanmanın ortalama vadesini piyasa şartlarıyla uyumlu olarak artırıyoruz.

Hazine’nin kullanımı dışında kalan kurumların hesabını tek hazine kurumlar hesabı sisteminde toplayarak nakit yönetiminde verimliliği sağlıyoruz.

Vergi politikalarını sadeleştirecek adımlar atıyoruz.

Reform paketimizde dar gelirli küçük esnafımıza yönelik bir vergi muafiyeti yer alıyor. Basit usulde vergilendirilen kuaför, tesisatçı, tuhafiyeci, marangoz, tornacı, çay ocağı işletmecisi, terzi ve tamirci gibi yaklaşık 850 bin esnafımızı gelir vergisinden muaf tutuyor, beyan yükümlülüklerini de kaldırıyoruz.

Vergi cezalarında uzlaşma kapsamını genişletiyoruz. Elektronik defter ve elektronik belge kullanımı uygulamasını yaygınlaştırarak vergi kayıp ve kaçağını azaltıyoruz.

Vatandaşlarımız vergi dairesine bizzat gitmeden işlemlerini dijital ortamda yapabilsinler diye Türkiye Dijital Vergi Dairesi uygulamasını başlatıyoruz.

Mükellef memnuniyetini sağlamak ve hizmet kalitesini artırmak için Dijital Vergi Asistanı Sistemi’ni devreye alıyoruz.

Uluslararası yatırımcıların vergi hususunda karşılaştıkları sorunları da reform kapsamına aldık. Çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarını revize ediyoruz. Vergi meselelerinde karşılıklı anlaşma yöntemini daha yoğun şekil kullanacağız.

Peşin fiyatlandırma anlaşmalarını yaygınlaştırıyoruz.

Kamuya süresinde ödenmeyen borçların tek bir idare tarafından tahsil edilmesini sağlayarak vatandaşlarımızın sıklıkla karşılaştıkları problemlerden birine daha çözüm getiriyoruz.

Vergi denetiminde standart, öngörülebilir ve haksız rekabeti önleyen modellere geçiyoruz. Bu sayede vergi incelemelerinde sektörler ve konular itibariyle ortaya çıkabilen farklı uygulamaları ortadan kaldırıyoruz.

Elektronik tebligat, Elektronik inceleme, Elektronik tutanak ve Elektronik raporu içeren Dijital Vergi Sistemini genişleterek vergi, inceleme sürelerini kısaltıyoruz.

Kamu alım ihalelerinde yen, ve dijital bir sisteme geçiyoruz. Sektörel kamu alanları kanunu çıkarmak için de hazırlıklara başlıyoruz. Kamu ihalelerine katılacak firmaların liyakat ve yetkinliklerini ihaleden önce objektif şekilde tespit ederek kamuoyuyla paylaşıyoruz. Dijital olarak işletecek bu sertifikasyon sistemi herkese açık olacaktır. Bu sistem üzerinden yapılacak ihalelerin daha hızlı ve daha az maliyetle gerçekleştirilmesini temin ediyoruz.

Kamu alımlarını yerli ürünlere yönlendirerek yurt içi sanayinin gelişmesine katkı sağlıyoruz.

Stratejik sektörlerdeki ürünler için yerliliği artıracak ve teknoloji transferini sağlayacak alım garantilerinin önünü açıyoruz.

Kamunun ithal ürün kullanımını azaltmak için sanayileşme icra komitemizin çatısı altında merkezi izleme sistemi kuruyoruz.

Kamu özel işbirliği kanunun çıkarılmasını sağlıyoruz. Bu sene için yüzde 4,3’ten yüzde 3,5’a revize ettiğimiz bütçe açığı hedefine mali disiplinden taviz vermeden ulaşacağız.

Hedefimiz tek haneli düşük enflasyon oranlarına ulaşmaktır. Yatırımlarda öngörülebilirliği azaltan vatandaşlarımızın günlük hayatına olumsuz etkileri olan enflasyonla mücadeleyi ilk kez vermiyoruz. Biz bir dönem yüzde 100’leri geçen enflasyonu son olarak yüzde 30’lar civarından alıp tek hanelere düşürmüş bir yönetimiz. Enflasyondaki yükselmenin hem yapısal hem de dönemsel sebepleri vardır.

Gıda tarafında kayıp ve israfın azaltılması için de harekete geçiyoruz. Büyük bir üzüntü ile belirtmek isterim ki ülkemizde yılda 19 milyon ton gıda israf ediliyor. Hizmet sektöründe işletme başına israf yılda dört tonun üzerindedir. Bu gidişata dur demek için harekete geçiyoruz. Hallerde kalan meyve ve sebzeleri piyasaya kazandıracak mekanizmalar geliştiriyoruz. Bu ürünleri dijital tarım pazarına dahil ederek hızla alıcılarla buluşmasını sağlıyoruz. Bu sayede her ölçekteki çiftçi ürünü için pazar bulabilecek. Sebze ve meyvede zaiyatı azaltan soğuk zincirleri daha fazla destekliyoruz.

Gıda bankacılığı sistemini yaygınlaştırıyoruz. Sözleşmeli tarım mekanizmaları geliştiriyoruz.

İşlenmemiş gıda fiyatlarında aracılık maliyetlerinin düşürülmesine katkı sağlayacak hal yasası ile ilgili çalışmaları da hızla sağlıyoruz. İsrafı sadece yüzde 2 azaltsak 10 milyar liralık bir tasarruf elde etmiş olacağız. Bu gelişme suni fiyat dalgalanmalarının da önüne geçecektir.

Hiç şüphesiz. Enflasyonla mücadeleye sadece gıda fiyatları perspektifinden bakmıyoruz. Enflasyonda risk oluşturan yapısal şokları değerlendirmek gerekli politikaları belirlemek için fiyat istikrarı komitesini tesis ediyoruz. Bu komitenin enflasyonla mücadelede etkinliği artıracağına inanıyoruz. Beklentilerin yönetilmesi ve enflasyon ataletinin kırılması da özel bir öneme sahiptir. Bu amaçla kamunun yönettiği ve yönlendirdiği fiyatlardaki artışlar gerçekleşen enflasyon yerine hedef enflasyona göre yapılacaktır.

Bankacılık sektörünün aktif kalitesini daha da iyileştirmek üzere bazı tedbirler alıyoruz. Bu tedbirlerin başında sorunlu kredisi bulunsa da yaşama şansı olan şirketlerin doğru yönlendirilmesi geliyor. Bankacılık sektöründe operasyonel yeniden yapılandırma ve firma rehabilitasyon fonksiyonlarının oluşturulmasını teşvik ediyoruz.

Ayrıca sorunlu kredilere yönelik girişim sermayeli fonların kurulması amacıyla mevzuat altyapısı oluşturuyoruz.

Varlık yönetim şirketlerini kurumsal bir yapıda faaliyet gösterebilmek için bu şirketlere uygulanan damga harç ve kaynak kullanımını destekleme fonu kesintisi istisnasını süresiz hale getiriyoruz.

Katılım finans sektörünün gelişimini hızlandıracak yeknesak bir kanuni düzenleme hazırlıyoruz. Bununla beraber katılım finans sektörü tek çatı altında toplanırken sektöre yönelik bir merkezi danışma kurulu da hayata geçiyor. Katılım finans tahkim mekanizması kuruyoruz. Ülkemizin tüm kredi ve risk verilerinin toplandığı risk merkezini yeniden yapılandırıyoruz.

Katlı ödeme sistemleri alanında ülkemizin markası olan PRO’yu ayrı bir şirket çatısı altına alıyoruz. Amacımız muadilleriyle rekabet edebilecek güçlü yerli bir markanın oluşmasını sağlayarak dışarıya ödediğimiz komisyonları azaltmaktır.

Dijital paranın ekonomik, teknolojik altyapısını oluşturacak adımları atıyoruz.

Tüketiciyi koruyacak bir gözetim mekanizması tesis ederek bankalarla müşterileri arasındaki ilişkileri daha şeffaf bir yapıya kavuşturuyoruz.

Sermaye piyasaları alanında da önemli düzenlemelerimiz olacak. Şirketlerin finansman ihtiyaçlarını öz kaynakla yapmalarını teşvik ederek halka arz süreçlerini kolaylaştırıyoruz.

Sermaye piyasalarında ürün çeşitliliğini artırmak için proje finansmanı fonu ve projeye dayalı menkul kıymetlere ilişkin düzenlemeleri tamamlıyoruz.

Finansal sektörün sigortacılık ayağını da ihmal etmeyerek bireysel emeklilik sisteminin derinleşmesine ve gelişmesine katkı salıyoruz. Sektörün 18 senede gösterdiği performans sistemin halkımız nezdindeki konumunu güçlendirmiştir. Bireysel emeklilik sistemini çok daha geniş kesimlere yaygınlaştırıyoruz. Nüfusumuzun yüzde 25’ini oluşturan 18 yaş altındaki çocuklarımızın sisteme girebilmeleri önündeki engelleri kaldırıyoruz.

Büyük platformlarda tutulan verilerin amacı dışında ya da rekabeti kısıtlayacak şekilde kullanılmasını önleyecek tedbirleri alıyoruz. Ürünleri satışa sunan firmaların haklarını koruyacak özellikle düzenlemelere gidiyoruz. En küçük girişimcinin dahi faaliyetlerini güvenle yürütülmesini temin ediyoruz.

Kişisel verilerin korunması kanununda değişim yapıyoruz.

Gözetim ve denetim sorumluluğunun farklı idarelere dağılmış olması hem mükerrer işlemlere yol açıyor, hem hızlı hareket edilmesine engel oluyor. Tüketecinin korunması, kayıtlılığın artması için bağımsız bir piyasa gözetim ve denetim kurulu kuruyoruz. Bu kurum, bağımsız düzenleme ve denetim yapma yetkisine de sahip olacaktır. Bu kurum özel sektörün ve tüketicilerin de temsil edildiği bir piyasa gözetimi ve denetimi koordinasyon kurulu oluşturuyoruz.

Görüldüğü gibi ekonomik reform paketimiz Türkiye’yi geleceğe güvenle taşıyacak somut ve çözüm odaklı politikalar içeriyor. Tüm reformaları belirlediğimiz sürede tamamlayacağız. Bugün sizlerle paylaştığımız reformlar ve geçen hafta açıkladığımız İnsan Hakları Eylem Planı gibi belgeler hedeflerimize ulaşmamızı kolaylaştıracak adımlardır. Bu reformlar bizim için ne ilktir, ne de son olacaktır. Dünyanın ve ülkemizin değişen şartlarına, milletimizin beklenti ve taleplerine göre hangi adımlara ihtiyaç varsa atmayı sürdüreceğiz.

Tenkitler olacaktır, biz yapıcı her türlü eleştiriyi dikkate aldık, alırız. Tüm tarafların görüşlerini tartışmak suretiyle, istişareyle hazırladığımız bu programın Türkiye’nin programı olduğuna inanıyoruz. Böylesine zor bir dönemde ayakta kalabilmenin yolu birlikte, beraberlikten, kardeşlikten, dayanışmaktan geçiyor. Birlikte üretecek, birlikte bölüşecek ve hep birlikte güçleneceğiz.”

Paylaş