Erdoğan aşı için tarih verdi

Erdoğan aşı için tarih verdi

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada, “Sayın Bakan herhalde bu hafta sonuna kadar buna başlayacağız değil mi?” diyerek Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya seslendi daha sonra ise “Perşembe veya Cuma olur diyor” diyerek koronavirüs aşısının 14 -15 Ocak 2011 tarihinde uygulanmaya başlanacağını açıkladı.

Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

“İnsanlık olarak 2020 yılını maalesef iyi hatıralarla kapatmadık. Ülkemizde dünyayı etkileyen sıkıntılar ve yaşadığı afetler sebebiyle geçtiğimiz yılı oldukça büyük bedeller ödeyerek geride bıraktık.

“Halbuki Türkiye olarak 2020’yi güzel bir başlangıçla karşılamıştık. Hedeflerimize doğru kararlılıkla yürüyorduk. Koronavirüsün ülkemize de sıçramasıyla birlikte kendimizi hızla bu yeni duruma hazırladık. Zaten güçlü olan sağlık altyapı ve sistemimizi açtığımız yeni hastanelerle tahkim ettik.

“Tüm kesimlere yönelik nakdi hibe ve destek programları başlattık. Ekonomide aldığımız tedbirlerle salgının gelişini geciktirerek yüzde 4,5 büyüme oranına ulaştık. Yılın ikinci çeyreğinde ise salgın tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de derinden hissedildi.

“Salgının etkilerini azaltmak için hayata geçirdiğimiz önlem ve teşvikler sayesinde ekonomimizin direncini korumayı başardık. Üçüncü çeyrekte bir önceki çeyreğe göre sanayi üretimimiz yüzde 30, perakende satış hacmimiz yüzde 25 oranında arttı. Aynı dönemde imalat sanayi kapasite kullanım oranı yüzde 73’e yükseldi. Sanayi, inşaat, ticaret ve hizmet sektörleri toplamında ciro endeksi artışı ise bir önceki çeyreğe göre yüzde 36 oldu. Otomobil ve konut piyasalarında haziran ayı ile birlikte ciddi bir hareket görüldü.

“Üçüncü çeyrekte elde ettiğimiz yüzde 6,7’lik büyüme oranıyla dünyada en hızlı büyüyen ekonomi olduk. Dördüncü çeyreğe de güzel başladık. Kapasite kullanım oranımız yüzde 76 seviyesine ulaştı. İmalat sanayi satın alma yöneticileri endeksi 50’nin üzerinde gerçekleşti. Ülkemize duyulan güvenin artmasıyla risk primimiz 300’ün altına geriledi. Bu yılın ilk haftasında da borsa endeksimiz yüzde 4,3’lük artışla rekor tazeledi. Salgın nedeniyle ihracat pazarlarımızda görülen ciddi daralmalara rağmen 2020’yi ihracat açısından da oldukça iyi tamamladık. Geçtiğimiz yıl ihracatımız 169 milyar dolar ile programda belirlediğimiz hedefi 4 milyar dolar aştı. Aynı şekilde 2020 yılında yine yüzde 0,3 olan büyüme hedefimizi aştığımıza inanıyorum.

“Salgına bel bağlayan kriz tellallarının payına yine hüsran düştü. Güven ve istikrar iklimini güçlendirerek kayıplarımızı telafi edecek daha büyük atılımların hazırlığı içindeyiz. Yeni yılda önceliklerimiz fiyat istikrarı ve üzerinde çalıştığımız reformlar olacaktır.

“Türkiye, uğradığı tüm saldırılara ve küresel sıkıntıların yol açtığı sorunlara rağmen yoluna devam ettikçe önümüzde yeni tuzaklar çıktığını görüyoruz. Türkiye’nin huzurunu kaçırmak isteyenlerin aslında neye cevap verdiklerini gayet iyi biliyoruz. Bu gayretler vesayetin etkisinin kırılıp, milli iradenin güçlendirilmesi konusunda katettiğimiz mesafeye verilen cevaptır.

“Artık bu ülkede Cumhurbaşkanı milletin yarısından fazlasının doğrudan iradesiyle belirleniyor. Böylesine büyük bir devrimi hala içlerine sindiremeyenler sancılarını farklı bahaneler altında dışa vuruyor. Bizzat kendisi bir kaset komplosuyla iş başına gelen ve orada kalmayı başaran bir siyasi partinin sözde Genel Başkanının sancısının sebebi de budur. Bunların dertleri milletledir, milli iradeyledir, milletin tercihleriyledir. Her hafta toplumumuzun bir kesimini hedefe koyarak kendi çapsızlıklarını, parti içi skandallarını örtmeye çalışıyorlar. Teröriste terörist demekten bile aciz bu sözde genel başkanı öncelikle CHP seçmeninin sağduyusuna, sonra aziz milletimize emanet ediyoruz.

“Terör örgütlerinin ülkemiz içinde ve sınırlarımız boyunca yaptığı eylemleri gizli veya açık şekilde destekleyenler, büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasını engellemek için çırpınıyorlar.

“Bir dönem kendi topraklarına dahi sahip çıkmakta zorlanan bir ülkeden, bölgesel ve küresel düzeyde saha ve masa hâkimiyeti sağlayan bir ülke fotoğrafına geçmiş olmamızı kabul edemiyorlar. Varlık sebepleri olan sivil toplum görünümlü beşinci kol organizasyonlarının da, medya görünümlü operasyon aygıtlarının da maskeleri birer birer düşenler paniğe kapılmışlardır. İnsanlığın ortak değerleri haline gelen kavramların içlerini boşaltanların, artık hiç kimseye diyecek bir sözü, örnek gösterecek bir düzeni kalmadı. Dünün zalimlerinin bugün mazlum kisvesiyle karşımıza çıkarak sergiledikleri sinsiliği yüzlerine vurduğumuz için bize saldırıyorlar.

“Türkiye’yi son 10 yıldır bölgemizdeki neredeyse tüm ülkeleri etkisi altına alan kargaşa iklimine sürükleyerek hedeflerinden uzaklaştırmak isteyenleri hep hüsrana uğrattık. Türkiye’yi dize getiremeyenler, açıkça söylemekten çekinmedikleri şekilde, siyaset ve toplum mühendisliğine sarıldılar. Başaramayacaksınız. Milletimiz geçmişte defalarca maruz kaldığı felaketlerin müsebbiplerini deşifre etti. Milletimiz, birlik ve beraberlik içinde hareket ettiğinde, milli iradenin üstünlüğünü hakim kıldığında, istikbali ve istiklaline sahip çıktığında önünde hiçbir gücün duramayacağını gördü. Eski Türkiye artıklarının umutlarını ülkenin başına gelecek felaketlere bağlayacak kadar zavallı hale geldiklerine şahit oluyoruz. Türkiye’nin demokraside ve kalkınmada 2023 hedeflerine ulaşmasını engelleyemeyecekler. İstiklal Marşı’nda en güzel ifadeleriyle dile getirilen milletimizin yüreğindeki hürriyet ateşinin yeniden yükselmesinin önüne geçemeyeceklerdir. Büyük ve güçlü Türkiye’nin silueti belirgin haline geldikçe, bu tür tuzakların artacağını biliyoruz, hepsine de hazırlıklıyız. Sadece son 7 yılda sokakları karıştırmaktan, terörü azdırmaktan sınırlarımızı tacize kadar nice saldırıya göğüs geren milletimiz, bunları da tepeleyecek anlayışa sahiptir.

“Dünyamız bir tarafta küresel ısınmanın yol açtığı sel baskınlarıyla, bir tarafta su kıtlığıyla boğuşuyor. Türkiye de bu tabiat olaylarından etkileniyor. Mevsim normallerinin altına düşmüş yağışlar ülkemizi kuraklık tehdidiyle yüz yüze bırakmıştır. Halihazırda barajların bir kısmının neredeyse tamamen boşaldığı, diğerlerinde su seviyesinin düştüğü bir dönemden geçiyoruz. Böylesine büyük bir kuraklık tehdidi karşısında hep birlikte tedbir almamız gerekiyor. Her alanda tasarrufu esas alan bir anlayışla hareket etmek mecburiyetindeyiz. Ülkemizdeki suyun 3’te 2’sinden fazlası tarımda kullanılıyor. Yer altı barajlarına da başlamış vaziyetteyiz. 18 yılda 600 baraj, 590 HES, 262 içme suyu tesisi inşa ettik. Bu yıl içinde depolama alanlarımızın hacmini 180 milyar metreküpe hedefliyoruz. Aynı şekilde içme suyu yatırımlarımızı da süratlendirerek toplam içme suyu kapasitemizi 4,8 milyar metreküpe ulaştıracağız. DSİ bütçesini yaklaşık 2,5 kat artırdık. Mevcut kaynakları en iyi kullanmanın asıl yolu tasarruftan geçiyor. Açık sistemlerden kapalı sistemlere, vahşi sulamadan basınçlı sulamaya geçişe önem vererek su kayıplarını azaltacağız. Sulamada yüzde 50’ye yakın tasarruf edebileceğimize inanıyoruz.

“Enerji sürdürülebilir kalkınmanın temel altyapısıdır. Şayet enerji arzında hedeflerimize uygun bir seviyeye ulaşamazsak, diğer atılımlarımızın başarıya ulaşma şansı kalmıyor. 18 yılda yaptığımız yatırımlarla enerjide toplam kurulu gücümüzü 32 bin megawatt’tan 96 bin megawatt’a çıkardık. Sadece geçtiğimiz yıl devreye aldığımız kurulu güç yüzde 98’i yenilenebilir kaynaklardan olmak üzere 409 bin megawatt’tır. Enerji verimliliğini de artırarak geleceğimize daha güvenli bakmak istiyoruz.

“Ülkemizin kaynaklarını her alanda en üst düzeyde harekete geçirmek için çalışıyoruz. Bunlardan biri de altın üretimidir. Geçtiğimiz yıl altın üretimimiz 42 ton ile Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine çıktı. Ekonomimize katkısı 2,4 milyar dolardır. Hedefimiz 5 yıl içinde altın üretimini 100 tona yükseltmektir.

“Bugünkü kabine gündemimizin en önemli konusu Koronavirüs salgınıyla ilgili gelişmelerdi. Aldığımız tedbirler sayesinde salgının artış hızını gözle görülür bir şekilde geriletmeyi başardık. Bu kazanımları korumak ve daha ileri taşımak için 83 milyon hep birlikte gayret göstermemiz gerekiyor. Salgın tedbirlerinin esnaflarımız, öğrencilerimiz, çalışanlarımız başta olmak üzere yol açtığı sıkıntıları yakinen biliyoruz. Kalıcı bir çare bulana kadar hayatımızı kendimizi salgından koruyacak tedbirlerle sürdürmeye mecburuz. Bunların en başında temizlik, maske ve mesafe geliyor. Vaka sayısının belli bir rakamın altına düşmesiyle birlikte kısıtlamaları kademeli olarak azaltacağız. Her bireyin kendi tedbirlerini sıkı şekilde sürdürmesi şarttır.

“Türkiye, dünyadaki tüm aşı geliştirme ve üretim faaliyetlerini yakından takip etmekte, uygulama aşamasına gelen her ürünle ilgilenmektedir. Çin menşeli aşıyı ülkeye getirmeye başladık, 3 milyon doz aşı ülkemize geldi. Alman menşeli bir aşıyla ilgili anlaşmamızı yaptık, nihai kararı henüz karşılıklı olarak vermiş değiliz. Aşıların kullanıma sunulabilmesi için gereken test süreci tamamlanır tamamlanmaz uygulamasına geçilecektir. Sayın Bakan, herhalde bu hafta sonuna kadar buna başlayacağız değil mi? Perşembe veya cuma olur diyor. İnşallah bu kampanyamız başlamış olacak. En önemlisi kendi aşımızı geliştirme çalışmalarıdır. Çok sayıda üniversitemiz, kuruluşumuz ve firmamız yoğun bir gayret içindedir.”

Paylaş