Sağlık Bakanı Fahrettin Koca: Tedbirlere uyarak geçirdiğimiz 8 haftadan sonra riskli bir gün bile tabloyu değiştirir

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca: Tedbirlere uyarak geçirdiğimiz 8 haftadan sonra riskli bir gün bile tabloyu değiştirir

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye’deki seyri ile ilgili olarak açıklama yapıyor.

Koca’nın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

10 Mart’ın üzerinden 8 hafta geçti. 294 bin insanın ölümüne neden olan, ekonomisi çok güçlü ülkelerde toplumsal düzeni dize getiren bir salgın hastalıkta 8 hafta, kısa bir süredir. Bu salgının insanlık tarihinde yeri olacak büyük bir olay olacağından şüphemiz yok. Her günü kritik, yarını bugününden önemli bir mücadeledir bu.
8 hafta, ortada büyük bir tehdit varken insan hayatında çok kısa bir süredir. Tedbirlere uyarak geçirdiğimiz 8 haftadan sonra riskli bir gün bile tabloyu değiştirir. Risk alınmış bir an bile hayatlara mal olabilir.

Koronavirüs salgını aynı anda tüm kıtaları tutan bir salgındır. İnsanlık daha önce böylesi bir salgınla karşılaşmamıştır. Koronavirüs küresel dünyanın küresel salgınıdır. Salgın bizi daha az temasa, insanlarla aramıza fiziki mesafe koymaya zorluyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 82 bin 591 yeni vaka tespit edilmiştir. Sadece ABD’de dün 1630, İtalya’da 172 ölüm oldu. Türkiye’de günlük koronavirüs tablosu ise eskilere göre daha iyiydi.

Günlük test kapasitemiz 50 bin olmasına rağmen, salgının gerilemesi nedeniyle bu orana ihtiyaç duyulmuyor. Yeni vaka sayısı azalmıştır. Hastalığın toplum içinde bulaşma yollarının kesilmesinde uyguladığımız strateji büyük rol oynamıştır. İyileşen hasta sayımız, toplam hasta sayımızın yüzde 70’ine ulaştı. 141 bin 475 hastamızdan 98 bin 889’u sağlığına kavuştu.

Rehavete yol açmasından korktuğum bir cümleyi kurmayı göze alırsam; salgın şu anda kontrol altındadır. Türkiye koronavirüsle mücadelesinde birinci dönemi tamamlamıştır. İkinci dönemin ilk günlerindeyiz.

Hastalıktan, ölümden korku doğaldır. Fakat korku tehlikeyi, riski yönetecek bir strateji değildir. Uyarılarımızın hiçbiri korkudan medet ummuyor. Uyarılarımız, ricalarımız, önerilerimiz salgın karşısındaki davranışın akla uygunluğu üzerinde duruyor. Bazı gündelik hevesler ‘Bu kadar olsun’ diye karşılanabilir. Ama bir pandemi sürecindeyiz. Alışveriş kuyruğuna girmek, pazar yeri kalabalığına tedbirsiz karışmak risktir. Tedbirlerden ödün vermek çikolatayla diyeti bozmaya benzemiyor.

Hepimiz biliyoruz ki süreç bir tipik normalleşme değil. Eski günler tam olarak geri dönmüyor. Salgın bir hayat biçimi getirdi ve nelerin mümkün olabileceğini gösterdi. Bugün artık müzik grupları, dün sahnede verdiği konserleri internet üzerinden veriyor. İlköğretimde bile uzaktan eğitim modelinin alternatif olabileceğini gösteriyor. Hükümetler aynı şekilde toplanıp kararlar alıyor. Yeni normaller, yeni imkanlar keşfediyoruz. Yeni hayatı en iyi anlayacak olan gençlerdir. Mevcut durumda kesin olan şudur, salgını tarihteki tüm salgınlar gibi yeneceğiz. Ama virüsle savaşırken ondan yeni şeyler öğreneceğiz. Yeni hayatımızda alışveriş merkezlerindeki kalabalıklar, stadyum kalabalıkları, üç kişinin yan yana oturduğu koltuklar, tam kapasite çalışan asansörler olmamalıdır.

Çalışmalar maskenin tek başına koruyucu olmadığını ortaya çıkmıştır. Maske ve mesafe birleşik bir tedbir olarak görülmelidir. Birey olarak her birimiz için kontrollü sosyal hayat, özünde maske + sosyal mesafe demektir. Kontrollü sosyal hayat riskli ortamlardan uzak durmaktır. Kontrollü sosyal hayatın size kesin olarak önerdiği şey, ‘Bir şey olmaz’ cümlesinin üstünü çizmenizdir.

Örneğin ulaşımda yeni bir oturma düzenine gidilmesi kaçınılmazdır. Büyük iş yerlerinin sağlık konusunda hizmet alması kaçınılmaz olarak gözükmektedir. Her sosyal alanın düzenlenmesi kontrollü sosyal hayatın kapsamındadır.

Kontrollü sosyal hayat dönemi tedbirlerin sadece bireysel olarak değil, toplumsal birliktelikle aşılabilecek bir şeydir. Geride bıraktığımız 8 hafta, eğer bugünlerde dikkatsiz davranırsak gelecek için bir anlam ifade etmeyebilir. Hayatımızı mümkün olduğu kadar evde sürdürmeye çalışalım, işimiz veya ihtiyacımız için dışarı çıkmışsak kalabalığın az olduğu yerlere gidelim. Risk yokmuş gibi davrananları uyaralım. İş yerlerimizde ise sağlıklı ortam talebinde bulunmalıyız. Önerilerimizi geliştirmeliyiz. Kontrollü sosyal hayat salgınla mücadelede sorumluluğun paylaşıldığı hayattır. Hekimi, hemşiresi, hasta bakıcısı, yoğun bakım teknikeri ve diğer tüm üyeleriyle sağlık ordumuz bu istikrarı gösteriyor. Bilim Kurulumuz tüm yetkinliğiyle çalışıyor, devlet kurumlarımız üzerine düşen her şeyi yapıyor.

(Turistler konusunda neler yapılacak? Aktif tarama olacak mı?) Bilim Kurulumuz alınacak tedbirleri netleştirip bir plan yaptı. Sertifikasyon dahil olmak üzere birtakım yaklaşımlar oldu. Bayramdan sonra kontrollü olmak kaydıyla yurt dışından gelişlere olabildiğince test yapma eğilimindeyiz. Testi de hızlı tarama şeklinde yapmak istemiyoruz. Erken dönemde bu testlere başlamış olacak, PCR ile bu taramaları yapmak istiyoruz.

(AVM’lerde dikkat çekici kalabalıklar görüyoruz, büyükşehirlerde trafik yoğunluğu da artmış durumda. Bu salgını tetikler mi? Vuhan’da da yeniden hastalığın görüldüğü haberleri var) Ben bugün konuşmamda genel anlamda yeni normalin özellikle nasıl olduğu ve bu kontrollü sosyal hayatın maskenin ve 1.5 mesafenin ne kadar önemli olduğunun altını çizdim. Biz kalabalık ortamlar oluşturmadan, mesafemizi koruyarak yeni bir salgına kapı açmayacağımızı düşünüyoruz. Yer yer maskenin takılmadığını, mesafenin devre dışı kaldığını görüyoruz. Hepimiz birbirimizi uyarabiliriz. Çünkü sadece kişinin kendi sağlığıyla ilgili bir sorun değil bu, hepimizin sağlığını ilgilendiren bir salgından bahsediyoruz.

(Ramazan Bayramı’nda dört gün sokağa çıkma yasağı uygulanacak mı? Bağışıklık haritası için çalışmalar ne zaman başlayacak?) Kimlere bu testin yapılacağı tespit edildi. Biz bu dönemde PCR testini yapmak istiyoruz. Ama bu anlamda becerebilirsek PCR’a ilave bir antikor testi ilavesi de yapmak istiyoruz. Muhtemelen haftaya başlamış oluruz. 150 bin kişiye yapılacak son derece önemli bir çalışma.

(15 Haziran’da üniversiteler açılacak. Final haftası başlayacak, ek tedbirler olacak mı?) Finallerin gerektiğinde yüz yüze yapılabilmesi şeklinde bir yaklaşım söz konusu idi. Haziran ayında hem LGS hem YKS’nin yapılıyor olması bir hareketliliğe sebep olabilir. Yüz yüze finallerin yapılıyor olması bu hareketliliği artırabileceği kaygısı oluştu bizlerde. YÖK’e de yüz yüze yapılmadan, olabildiğinde bu sınavların online yapılması yaklaşımını belirttik. Onlar da bu yönde karar verdi.

Paylaş